Anadolu’nun unutulmaya yüz tutmuş tatlarından biri olan armut ekmeği, geçmişin zorlu şartlarında doğan bir lezzet olarak dikkat çekiyor.
DAĞDAN SOFRAYA UZANAN ZAHMETLİ BİR YOLCULUK
Eylül ve ekim aylarında Toros Dağları’ndan toplanan yaban armutları, önce yıkanıp dövülüyor, ardından 15 gün boyunca güneşte kurutuluyor. Kurutulan armutlar değirmende un haline getirildikten sonra, buğday unuyla karıştırılarak tandırda ekmek haline geliyor.

Hadim ilçesine bağlı Gezlevi Mahallesi’nde yaşayan Meryem Sevinç, bu geleneği yaklaşık 45 yıldır sürdürüyor. Sevinç, “Eşimle birlikte güz mevsiminde ahlat yani dağ armudu topluyoruz. Kurutup dövdükten sonra buğdayla karıştırıp değirmende un haline getiriyoruz. Daha sonra da ocaklarda pişirerek ekmek yapıyoruz” diyerek bu emek yoğun süreci anlattı.

ŞİFA ARAYANLARIN TERCİHİ OLDU
Armut ekmeğinin sağlık açısından da faydalı olduğunu belirten Sevinç, “Özellikle şeker hastaları çok talep ediyor. Şifa bulduklarını söyleyenler oluyor. Talep fazla olduğu için bazen gündelik işler yerine bu armutları toplamaya gidiyorum” dedi.

YOKLUKTAN DOĞAN BİR LEZZET
Bu özel ekmeğin tarihçesine de değinen Sevinç, “Eskiden yokluk zamanında, büyüklerimiz dağ armudunu un haline getirip buğday ununa karıştırarak ekmek yapmışlar. Bir gün köye gelen kaymakama da bu ekmekten ikram etmişler. Çok beğenmiş. O dönemlerde zorunluluktan yapılan bu ekmek, zamanla geleneksel bir lezzete dönüştü. Yeni nesil pek ilgi göstermese de biz hâlâ severek tüketiyoruz” diye konuştu.

TALEP VAR AMA ÜRETİM ZOR
Ekmek yapımında Meryem Sevinç’e yardımcı olan Fatma Acar ise sürecin zorluklarına dikkat çekerek şunları söyledi: “İnsanlar bu ekmeği ya da ununu duyunca şaşırıyor ve hemen almak istiyor. Ama çok zahmetli bir iş. Dağdan armut toplamak, kurutmak, dövmek, un haline getirmek... Üstelik çevrede artık değirmen de kalmadı. Aracımız da olmadığı için işler daha da zorlaşıyor.”