Konya’da Selçuklu döneminin önemli camilerinden biri olan İplikçi Camii, bir süreliğine ibadete kapatıldı.
1202 yılında Selçuklu Devri Veziri Şemseddin Altun-Aba tarafından inşa ettirilen cami, halı değişimi nedeniyle şu an ziyaretçilere kapalı. Camiye asılan duyuruda, halıların değişim çalışmalarının tamamlanmasının ardından, ilk teravih namazına kadar ibadete açılmayacağı belirtildi.
İPLİKÇİ CAMİİ’NİN TARİHİ
Ebülfazl Camii, ilk olarak Ebülfazl adıyla, daha sonra ise Ahmed Bey Camii olarak anılmaya başlanmıştır. Camii, bitişiğindeki Altunaba Medresesi'nin vakfiyesiyle 1202 yılına kadar tarihlenmektedir. Bu dönemde medresenin mütevellisi olan İplikçi Necîbüddin Ayaz ve yakınındaki İplikçiler Çarşısı, caminin İplikçi adıyla bilinmesinin nedenidir.
Caminin inşa kitâbesi bulunmamakla birlikte, Âriflerin Menkıbeleri’nde Ahmed Eflâkî'nin bir ifadesi, caminin XIII. yüzyıl ortalarından itibaren önemli bir dini merkez olduğunu göstermektedir. Ahmed Eflâkî'nin sözlerine göre, Seyyid Selâhaddin bir gün Konya'da bulunmuş ve camide Cuma namazını kılmıştır. Bu dönemde, caminin altında bulunan mozaik çini kaplamalı mihrap, yapının 12. yüzyıl sonları ile 13. yüzyıl başlarına tarihlenmesini sağlar. İbrahim Hakkı Konyalı, caminin ilk olarak Tebrizli Ebü'l-Fazl Abdülcebbâr tarafından inşa edildiğini belirtirken, bazı araştırmacılar caminin medreseden kısa bir süre sonra, medresenin bânisi Altunaba tarafından yapıldığını savunmaktadır.
Cami, 1333 yılında Kişçi Mesudzâde Hacı Ebûbekir tarafından genişletilip yenilenmiş, 1431 yılına ait vakfiyede ise Turgut oğlu Ebülfazl Ahmed Bey tarafından ihya edilmiştir. 1584'te bir yangın nedeniyle harap olan cami, Hacı Emrullah tarafından onarılmıştır.
Caminin planı ve Altunaba Medresesi ile olan ilişkisi, 1939'daki onarımda ortaya çıkan bulgularla tartışılmaktadır. Cami, eski medreseye duvarla bitişik olup, duvarda görülen kemer izi medreseye ait olabilir. Ancak, güney cephe duvarındaki minare temel kalıntıları, bu kemer izinin camiye ait olabileceğini de düşündürmektedir. Yapı, birçok kez onarılmış ve 1945'te Müzeler Müdürlüğü tarafından son şeklini almıştır. 1960 yılında tekrar cami olarak açılan bu yapı, bugün çevresindeki yol ve kaldırımlar nedeniyle yükseltilmiş olup, minarenin yapısı XIX. yüzyıldaki onarımdan sonra farklı bir görünüm kazanmıştır.
Selçuklu döneminde çok daha yüksek ve farklı bir görünüme sahip olan minarenin, eski fotoğraflarda görülen kısa hali, XIX. yüzyıldaki restorasyon sonucu bu şekilde kalmıştır.
