Konya’da kurduğu ilk müzik eviyle birçok öğrenciye ilham kaynağı olan emekli sınıf öğretmeni Cengiz Göçmen, 26 yıldır sürdürdüğü müzik yolculuğunu anlattı. Memurluk hayatından sonra müziğe yönelen Göçmen, küçük bir dükkânla başladığı serüveni zamanla genişleterek bir müzik evine dönüştürdü. Müzik aletleri satışının yanı sıra alet tamiri ve kurs imkânı da sunan müzik evinde, bağlama, ud, cümbüş ve mandolin gibi telli çalgıların eğitimini bizzat kendisi veriyor.

Diğer enstrümanların derslerini ise farklı müzik öğretmenleri üstleniyor. Çocukluk yıllarında müziğe olan ilgisinin aileden gelmediğini belirten Göçmen, ilk kez komşu köydeki müzisyenlerin etkisiyle mandolin çaldığını söyledi. Öğretmenlik hayatı boyunca folklor, bando ve korolarla iç içe olduğunu aktaran Göçmen, müziğin sabır ve özveri gerektirdiğini vurguladı.

“MÜZİK TABİATIN KENDİSİ, RUHUN İLACIDIR”
Müziğin insan ruhuna sayısız faydası olduğunu belirten Göçmen, “Müzik aletiyle uğraşanlar sıradan insanlar değildir. Çünkü bu iş sabır ister. Cervantes'in dediği gibi, ‘Müziğin olduğu yerde kötülük barınmaz.’ Müzik, insanı tedavi eder, enerji verir, ruhu besler. Müziğin olmadığı bir yaşam düşünülemez. Kısacası müzik, tabiatın kendisidir,” ifadelerini kullandı. Göçmen, müziğin güzel sanatlar içerisindeki önemine dikkat çekerek, ailelerin çocuklarını müziğe teşvik etmeleri gerektiğini söyledi. Her çocuğun odasında bir müzik aleti bulunması gerektiğini vurgulayan Göçmen, gençlerin sanata yönlendirilmesinin toplum açısından büyük kazanım sağladığını dile getirdi. Ayrıca öğrencilerin müzikle erken yaşta tanışmasının, onların sabırlı, disiplinli ve yaratıcı bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlayacağını belirtti.