Selçuklu Başkenti Konya, tarihi yapılarıyla hem geçmişe ışık tutuyor hem de ilginç hikayeleriyle dikkat çekiyor.
Alâeddin tepesinin doğusundaki Kürkçü mahallesinde yer alan ve Ebülfazl Mescidi adıyla da bilinen İplikçi Camii’nin ilk inşa tarihi XIII. yüzyıl başlarına kadar inmektedir.
Eskiden bitişiğinde yer alan Altun-aba (Altın-apa) Medresesi’nin 598 (1202) tarihli vakfiyesinde belirtilen İplikçi Necîbüddin Ayaz’ın medresenin mütevellisi olması ve yakınında da İplikçiler Çarşısı’nın bulunması neticesinde her iki yapı da önce İplikçiler, ardından İplikçi adıyla meşhur olmuştur.
Lakin halkın ağzında caminin yapımı ve adıyla ilgili bambaşka efsane dolanır.
İPLİKÇİ CAMİSİ EFSANESİ
Derler ki; "İplikçi Cami'sini hali vakti yerinde bir adam veyahut kudretli bir vezir "Ben kimseden yardım almadan yaptıracağım. Sevabı sadece benim olacaktır." diye yaptırmaya başlar. Bu arada ihtiyar bir kadın cami inşaatına gelir. İhtiyar kadın, "Ne olur Allah aşkına, benim şu paramı da alın camiye harcayın" der durur. Ama yaptıran adam ustalara "kimseden bir şey almayın" diye tembihlediği için ustalar o kadının parasını almazlar.
Ustalar, kadına "Ağamız kimseden yardım kabul etmeyeceksiniz diye sıkı tembihledi, boşuna uğraşma senin yardımını almayız derlermiş."
Kadın her gün gelirmiş, yardım etmek istediğini söylermiş ustalar da her gün "Olmaz almayız, koy git başımızdan kadın" derlermiş.
Kadın geçimini iplik bükerek sağlarmış. Onun için de kadına iplikçi denirmiş. Bir gün kadın büktüğü iplikleri kırpık kırpık kırpmış, gece gizlice gelmiş, iplik kırpıklarını caminin duvarının örüldüğü harca karıştırmış. Ertesi gün ustalar hiçbir şeyden haberleri olmadığı için kadının iplik karıştırdığı harcı duvar yapmada kullanmışlar.
Aylar geçmiş, cami yapılmış bitmiş. Camiyi yaptıran sevabı bana olacak diyen adam, bir gece rüyasında bir ak sakallı pir görmüş. Ak sakallı pir, camiyi yaptıran adama "O caminin sevabı sana yazılmadı. Harçlara ipliğini karıştıran kadına yazıldı." demiş. İşte o gün bu gündür caminin adı İplikçi Camii olarak kalmış.