Konya merkezli kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu olan Geleceğe Yön Ver Derneği, çocukların hak ihlallerine karşı destek sağlayarak çocukların sesini duyurmayı amaçlıyor. Dernek, son olarak Konya Spark Otel'de Medya Odaklı çalıştay düzenledi. Medya ve çocuk ilişkilerinin ele alındığı çalıştaya Geleceğe Yön Ver dernek kurucuları, psikolog ve avukatların yanı sıra basın mensupları da katıldı.
Çalıştayda konuşma yapan Geleceğe Yön Ver Derneği Kurucu Başkanı Sosyolog Özlem Bilgi, Yıllardır sahada çocuklar için aktif şekilde çalıştıklarını belirtti. Bilgi, "Bundan önce İstismara uğramış çocuklarımızın yanında oluyorduk. Sonra dedik ki istismar olayları olmadan çocukların koruma tarafında olalım. Çünkü bir travma geçirdikten sonra maalesef geri dönüşü olmuyor. Afet bölgelerinde çalıştık, orada çok güzel dostları aramıza dahil ettik. Şimdi daha güçlü bir ekip olarak devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Bilgi; medyanın, toplumu dönüştürebilen en güçlü alanlardan biri olduğunu anımsatarak, "Hedefimiz, sadece çocukların korunduğu değil aynı zamanda kendilerini ifade edebildiği, karar süreçlerine katıldığı bir toplum yaratmak. Bu çalıştay da işte tam bu hedefin bir parçası. Medya yayınlarında bir çocuğun hikâyesi yanlış bir kelimeyle zedelenebilir; ama doğru bir dille anlatıldığında, binlerce insana umut olabilir" dedi.

Selçuk Üniversitesi'nde görevli Akademisyen Prof. Dr. Yalçın Kaya ise, çocukların milli servet olduğunu belirterek milli servetin suyunun kesilmesi halinde tehlikeli bir durum olacağını söyledi. Kaya, medya ve çocuk ilişkisine dair "Haberleri yansıtırken çocuklar hata yapsa bile çocukları yargılama boyutunda değil de onlara çıkış yolu konusunda önerilerde bulunurlarsa hem ülkemiz kalkınır hem de -iddialı söylüyorum- gazeteleri daha çok okuyan bir gençlik gelir" görüşlerine yer verdi.

Konuşma yapan bir diğer isim Avukat Gülşah Ekin ise çocukların yargı süreçlerinde korunması, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Anayasa Mahkemesi 41'inci maddesiyle güvence altına alındığını hatırlatarak bazı davalarda medyanın ilgisi nedeniyle bu korumanın zayıfladığını ifade etti. Ekin, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Elmalı davası yaklaşık 3,5 yıl sürdü. Dava süresince çocuklar defalarca örselendi. Basın yayın organlarında çocukların isimleri, fotoğrafları ve kimlik bilgileri açıkça paylaşıldı. Diğer bir dava ise Antalya’da bir ilkokulda, sözde öğretmenleri tarafından zincirleme istismara uğrayan 30 çocuk. Basın, bu dosyada etik sınırlar içinde kaldı. Çocukların kimlikleri gizli tutuldu, sadece “30 çocuk davası” olarak anıldı. Sanığın adı bile M.A.K şeklinde verildi. Toplumun olayı bilmesi sağlanırken, çocukların geleceği korunmuş oldu."

Basının görevinin haber verme hakkını kullanırken kamu yararını gözetmek olduğunu vurgulayan Ekin, "Çocuk mağdurlar söz konusu olduğunda, haber alma hakkı değil çocuğun üstün yararı önceliklidir. Elmalı davası, bu ilkenin ihlali örneğidir. 30 çocuk davası ise doğru sınırların korunduğu örnektir" diye konuştu.
Ekin, çocuk mağdurlar konusunda medyanın dikkat etmesi gereken noktaları şöyle sıraladı:
1. Basın kuruluşları için çocuk odaklı haber rehberi zorunlu hale getirilmelidir.
2. RTÜK ve Basın Konseyi daha etkin denetim yapmalıdır.
3. Yargı sürecinde gizlilik kararları otomatik olmalıdır.
4. Eğitim programları ile gazetecilere çocuk hakları bilinci kazandırılmalıdır.
5. Çocuğun geçmişini internette erişilebilir kılmak, ikincil bir örselenmeye sebebiyet verir.
Çalıştay sonunda, katılımcılar çocukların medyada temsilinde etik ilkelere bağlı kalınması gerektiğini vurguladı. Basın mensuplarına yönelik çocuk hakları eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve çocuk odaklı habercilik rehberlerinin oluşturulması önerildi.