Türkiye’de trafik cezalarına gelen yüksek oranlı zamlar kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Genç sürücüler başta olmak üzere vatandaşlar, cezaların bazı durumlarda caydırıcılıktan uzaklaştığını, ekonomik koşullarla orantısız hale geldiğini savunuyor.
Trafikteki düzensizliklerin artması ve Türkiye’nin trafik kazalarında dünya sıralamasında üst sıralarda yer alması, yaptırımların daha sert hale getirilmesine neden oldu. Ancak vatandaşların bir kısmı, sadece para cezasıyla değil, bilinçlendirme yoluyla da çözüm gerektiğini düşünüyor.

“Caydırıcı değil, kaydırıcı; parasına güvenen yine yapıyor”

Bir genç sürücü, cezaların gelir düzeyine göre uygulanması gerektiğini savunarak şu sözleri kullandı: “Caydırıcı değil kızım, kaydırıcı olması lazım. Hapishane gibi olması lazım. Paranın bir caydırıcılığı yok. ‘Benim param var, öderim, yine yaparım’ diyor.”
Özellikle lüks araç sahiplerinin cezalardan etkilenmediğini düşünen genç, “Altında Mercedes var, 200 bin lira onun için para değil. Ama ben 125’lik motorla geziyorum. Aynı cezayı ben de yiyorum, o da yiyor. Olmaz öyle şey,” diyerek tepkisini dile getirdi.
“Ceza korku yaratıyor ama yeterli değil”
Bir diğer sürücü ise yüksek cezanın kendisinde etkili olduğunu belirterek, “Geçenlerde hatalı şeritten dolayı 2 bin lira ceza yedim. Hemen ödedim, indirimle 1.500 lira oldu. Tekrar yapmamak için dikkatli oluyorum,” dedi. Ancak bu cezaların herkeste aynı etkiyi yaratmadığını belirten sürücü, bilinç eksikliğine de dikkat çekti.
“Polis muamelesi de caydırıcılığı etkiliyor”
Bazı gençler ise sadece cezaların değil, polislerin yaklaşım tarzının da sürücüler üzerindeki etkisine değindi.
“Alkol kontrolü yapan polis çok sert davranıyor. İnsan inadına daha çok hata yapar hale geliyor. Ceza yetmez, tavır da önemli,” yorumunu yapan bir sürücü, polislerin tavrının daha yapıcı olması gerektiğini vurguladı.
Başka bir motosikletli sürücü ise, kurallara uymasına rağmen sık sık çevirmeye maruz kaldığını, legal olmasına rağmen şüpheyle yaklaşıldığını dile getirdi.
“Ehliyetsiz motor sürücüleri arttı”
Motor kullanıcılarının çoğunun ehliyetsiz olduğunu belirten bir genç ise, “Gençler motoru alıyor, sonra ehliyet peşine düşüyor. Bu da hem kendi hayatını hem başkalarının hayatını riske atıyor. Bu konuda denetim de bilinçlendirme de şart,” dedi.
“Belçika’da trafik bir kültür, bizde sadece ceza”

Yurt dışında yaşamış bir vatandaş ise Belçika’daki trafik disiplinini örnek göstererek, “Orada ışıklar, levhalarda bile kimin önceliği varsa herkes kurala uyar. Trafik kurallarına saygı kültür meselesi. Cezalar ağır ama asıl etki saygıdan geliyor,” şeklinde konuştu.
Türkiye’de ise bu alışkanlığın olmadığını belirten vatandaş, “Buraya döndüğümde bir ay araba süremedim. Yaya geçidinde durmayan araçlar karşısında çok zorlandım,” ifadelerini kullandı.
“Ceza çözüm değil, bilinç lazım”
Tüm bu değerlendirmeler, vatandaşların cezaların varlığını desteklediğini ancak tek başına çözüm olmadığını gösteriyor. Özellikle gençler, okullarda trafik bilincine dair derslerin verilmesini, kamu spotlarının artırılmasını ve cezaların kişisel gelir veya araç değeriyle orantılı olmasını öneriyor.