Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın duyurduğu Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO), 2023 hasat dönemi için buğday ve arpa alım fiyatları ile teşvik rakamları Konya çiftçisinin yüzünün güldürdü. Açıklanan fiyatlarla birlikte piyasanın beklentilerinin karşılandığı vurgulandı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 ürünü buğday alım fiyatını açıkladı. Buna göre Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) müdahil olarak üreticiden ton başına kırmızı ve beyaz sert ekmeklik buğdayı 8 bin 250 lira ve ilave bin lira prim 9 bin 250 liradan, makarnalık buğdayı 9 bin lira ve ilave bin lira prim 10 bin liradan, arpayı ise 7 bin lira ve ilave 500 lira prim 7 bin 500 liradan alacak. İlave prim ödemesinden Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) kayıtlı tüm üreticilerimiz ÇKS’de kayıtlı üretim miktarları oranında yararlanabilecek.
“AÇIKLANAN FİYAT PİYASAYA BİR MESAJDIR”
Açıklanan fiyatların müdahil fiyatlar olduğuna dikkat çeken Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Başkanı Özkan Taşpınar, bunun piyasaya verilen bir mesaj olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Mayıs ayının yağışlı geçmesiyle birlikte rekoltede de artış olacağına dikkat çeken Özkan Taşpınar, “Küresel buğday üretiminin de bir önceki yıla göre 1,5 milyon ton artışla 790 milyon ton olacağı öngörülmektedir. Buna bağlı olarak dünya fiyatlarında da ciddi bir gevşeme hakim olmuş, yurtiçi piyasalarımız da bundan etkilenmiştir. Türkiye buğday maliyetlerinin ortalama sulu ve kuru alanlar olmak üzere 6 bin 880 ile 6 bin 640 TL olduğu göz önüne alındığında açıklanan müdahil alım fiyatıyla çiftçimize yüzde 35’lik bir refah payı verilmiş, dünyada yaşanan gelişmeler gözetilmiştir. İç piyasa ile dünya fiyatlarının üzerinde açıklanan hububat alım fiyatları piyasanın beklentisini karşılamıştır. Alım fiyatlarından dolayı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’ya ve TMO Genel Müdürümüz Ahmet Güldal’a teşekkür ederiz.” dedi.
“ÇİFTÇİYİ BUĞDAY EKİMİNE TEŞVİK EDECEK”
Açıklanan buğday fiyatının çitçiyi buğday ekimine daha çok teşvik edeceğini belirten Orta Anadolu Un Sanayicileri Derneği Başkanı Hüseyin Emre Tekbaş, sürdürülebilir bir piyasa için en iyi fiyatın belirlendiğini kaydetti. Dünya’da tahıl koridoru ve artan rekolteyle birlikte fiyatların önemli oranda düştüğünü, Türkiye’de de iyi bir rekoltenin beklendiğini belirten Tekbaş, bu ortamda açıklanan fiyatla beraber hem çiftçinin korunduğunu hem de nihai tüketicinin gözetildiğini söyledi. Bu sezon Konya’nın buğday rekoltesinin 2 milyon tonu, arpa rekoltesinin de 1 milyon tonu aşacağının tahmin edildiğini söyleyen Tekbaş, “ Bereketli bir sezon yaşayacağız inşallah. Bu bereketli sezonda çitçimizin kâr etmesi ve seneye de buğday ekimine yönelmesi değerlidir. Hammaddesi buğday olan un, makarna, irmik gibi gıda ürünlerinin tüketiciye uygun şekilde arzı önemlidir. Dünya’da buğday fiyatlarının önemli ölçüde düşmesine rağmen açıklanan hububat müdahil alım fiyatları üretici, sanayici ve tüketici için olumlu olmuş, piyasanın beklentileri karşılanmıştır” şeklinde konuştu.
“ÇİFTÇİMİZ FİYATLARDAN MEMNUN”
Çiftçilerin fiyatlardan yana memnun olduklarını vurgulayan Altınekin Ziraat Odası Başkanı Bekir Kağnıcıoğlu, “Açıklanan buğday alım fiyatları çiftçimizi mutlu etti. 8 bin 250 TL olan buğday, primlerle beraber 9 bin 250 TL’ye denk gelecek. Arpanın TMO alım fiyatları ton başına 7 bin lira olarak açıklandı. Ancak 500 TL prim desteğiyle birlikte üreticilerimizin eline arpada ton başına toplamda 7 bin 500 lira geçecek. Buğday ve arpayı geçen sene toprak mahsulleri ofisine satan çiftçilerimiz prim alıyordu, şimdi piyasaya satanlar da prim alabilecek. Bu süreçte çiftçilerimizin girdi maliyetlerinin de artmaması gerekiyor. Tarımda kullandığımız enerji başta olmak üzere, mazot, gübre gibi girdi maliyetlerimizin düşmesi gerekiyor. Çünkü girdi maliyetlerimiz yükselirse açıklanan rakamlar da yetersiz kalır. Yağışlarla birlikte Konya tarımı bereketli bir sezon geçirdi. Bitkilerimiz istenilen yağışı aldı. İnşallah bundan sonraki süreçte girdi maliyetleri de yükselmediği müddetçe fiyatlar çiftçimizi tatmin edecektir” şeklinde konuştu.
“ÜRETİMİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SAĞLANACAK”
Fiyatların çok doğru bir zamanda açıklandığına dikkat çeken Ziraat Yüksek Mühendisi Celil Çalış, sözlerine şöyle devam etti: “Miktar olarak da üreticiyi tatmin etti. Ülkemizde oluşan enflasyon fiyatlarına göre biraz daha fazla beklenti olsa da dünya piyasasında buğday fiyatları 236 liraya kadar düştü. Bu anlamda dünya piyasasında üretim maliyeti 5 bandında olmasına rağmen bizim üretim maliyetimiz şu anda 6,5 lira. Bu açıklanan fiyatlar üretimin sürdürülebilirliği, önümüzdeki yıllarda buğday ekim alanlarının azalmaması açısından olumlu buluyoruz. Şu anda Çukurova’da hasat başladı. Bundan sonra Güneydoğu Anadolu Bölgesinde önümüzdeki günlerde başlayacak. Mayıs ayını full yağışlı geçirdik. Haziran ayı içerisinde de yine yağışlı bir periyot içerisindeyiz. Konya’da hasat beklenenden 15 gün geç başlayacak gibi gözüküyor. Bu sene her ne kadar sonbaharı ve kışı kötü geçirsek de Mart ayından bu yana yağan yağışlar gerçekten verimli bir sezona doğru sürüklüyor.”
“İTHALAT BOYUTU KENARDA KALACAK”
Türkiye’nin kendisine yetecek kadar buğday stokunun olduğunu vurgulayan Celil Çalış, “Ulusal Hububat Konseyi’nin açıkladığı rakamlara göre şu anda buğdayda 20 bin ton civarında rekolte beklentisi var. Verim güzel olacak. Geçen yıldan ve tahıl koridoruyla ilgili yapılan ticaretlerden dolayı da Türkiye’de buğday stokumuz ziyadesiyle var. Bunun üzerine bu sene 20 milyon ton civarındaki üretimle birlikte çok uzun yıllardır Türkiye’de olmayan bir buğdayla harmana girdik. Bu yıl açığımız hiç olmayacak. Tamamen ithalat boyutu kenarda kalacak. Un ve makarna üretiminde dünyadaki liderliğimizi de telafi edecek bir mahsulümüz var. Bu anlamda önümüzdeki yıllarda çiftçinin kararsızlığı kenara itilmiş durumda. Buğday ekiliş alanlarının bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıl da artarak devam edeceğini tahmin etmekteyiz” ifadelerine yer verdi.
“TÜKETİCİYİ KORUMAK, ÜRETİCİYİ KORUMAKTAN GEÇER”
Üretimin sürdürülebilirliği noktasında devletin tüketiciyi korumak gibi bir projesinin olduğunu belirten Çalış, “Tüketiciyi korumanın yolu üreticiyi korumaktan geçer. Üretici ucuza mal ederse tüketicinin de ürünleri o şekilde olur. Biz girdi maliyetlerinin artmasının engellenmesi için tedbir alması gerektiğini ısrarla söylüyoruz. Mazot desteği, gübre desteği gibi desteklemelerin tamamını bir kenara bırakıp üretimin desteklenmesi konusunda yapılacak hamleyle birçok konu kendiliğinden çözülmüş olacaktır. Yani burada ülke üretim planlaması yaparsa buna göre de üretim bölgelerini belirlerse Türkiye’de tamamen kendi ihtiyacımızı ve tarımsal ticaretimizi destekleyecek üretimi yapabiliriz. Destekleme politikası ve ürün planlamasını acil bir şekilde hayata geçirmeliyiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
