Gölün son yılların en büyük su kaybını yaşadığını belirten Başkan Sefer, Beyşehir Gölü’nün yalnızca bölgeyi değil, Konya Ovası ve çevresindeki geniş bir coğrafyanın ekolojik dengesini etkilediğini vurguladı.
Dr. Sefer, gölün kurumasının sadece Beyşehir ve çevresini değil, tüm Konya Ovası’nı ve hatta Akdeniz havzasını tehdit ettiğini ifade etti. “Beyşehir Gölü şu anda kabuğuna çekiliyor, geri çekiliyor. Göl, adeta imdat diyor. Eğer Beyşehir Gölü kurursa; sadece Beyşehir değil, Çumra Ovası, Sula Havzası, Karaviran Gölü ve hatta Eridir Gölü bile bundan etkilenecek” dedi.

“EKOLOJİK ZİNCİR TEHLİKEDE”
Beyşehir Gölü'nün sadece doğal bir kaynak değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi bir miras olduğunu belirten Başkan Sefer, gölde bulunan tescilli adalar, Kubadabad Sarayı ve Kızkalesi gibi yapılarla da önemli bir turizm ve tarih destinasyonu olduğuna dikkat çekti. Ayrıca gölün, göçmen kuşlar için hayati bir durak noktası olduğunu belirten Sefer, “Bu göl sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ekolojik dengesine katkı sağlayan bir alan. Göçmen kuşların göç yollarında önemli bir mola noktası olan bu alanın kuruması, küresel ölçekte etkiler doğurabilir” dedi.

“BU YALNIZCA BEYŞEHİR’İN DEĞİL, TÜRKİYE’NİN SORUNU”
Sadık Sefer, çağrısında bölge halkına olduğu kadar tüm Türkiye’ye de seslendi: “Bu sorun sadece Beyşehir’in sorunu değil. Konyalılar, Ispartalılar, Antalyalılar, tüm Türkiye bu göle sahip çıkmalı. Burası alelade bir sulak alan değil; hem Milli Park statüsüne sahip hem de doğal ve kültürel değerleriyle eşsiz bir ekosistem.”

“BEYŞEHİR GÖLÜ’NE SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Sözlerinin sonunda doğa severlere, çevrecilere ve tüm yetkililere çağrıda bulunan Başkan Sefer, Beyşehir Gölü’nün korunması için ortak bir irade oluşturulması gerektiğini belirtti. “Eğer biz bu gölü kaybedersek, sadece bir su kaynağını değil, tarihiyle, doğasıyla, kuşlarıyla, hayatın kendisini kaybederiz. Beyşehir Gölü’ne biz sahip çıkmalıyız” diye konuştu.