Mevlânâ’nın şehri Konya, yüzyıllardır taşıdığı derin manevi kimliğini sadece mimarisiyle değil, mutfağıyla da yansıtıyor. Mevlevi mutfak kültürü, 13. yüzyıldan bu yana süregelen köklü bir gelenek olarak, hem lezzetleri hem de ruhani boyutuyla dikkat çekiyor. Mevlevi matbahı, yalnızca yemek pişirilen bir alan olmanın ötesinde, “insanın pişme ve olgunlaşma sürecinin” sembolü olarak görülüyor. Bu kadim geleneğin günümüzdeki temsilcilerinden biri olan Şef Mehmet Fatih Pekpak, Mevlevi mutfağının özellikleri ve bu kültürün yaşatılması için yapılması gerekenlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“HER LOKMADA DUA, HER SOFRADA EDEP”
Şef Mehmet Fatih Pekpak’a göre Mevlevi mutfağı, tarih boyunca farklı kültürlerin izlerini bir araya getiren bir sentez niteliği taşıyor. Dergâhlarda pişirilen yemeklerin İran ve Afgan kültürlerinden beslendiğini aktaran Şef Pekpak, bu etkileşimin en güzel örneklerinden birinin “Hassaten Lokma” olduğunu ifade etti. Şef Pekpak’ın verdiği bilgilere göre, bu özel yemek perşembe günleri dergâhlarda pişirilip halka dağıtılıyor. Hz. Mevlânâ’nın Konya’ya yerleştiği dönemde bölgede yetişen kuru erik, üzüm, badem ve vişne gibi ürünlerin kullanıldığı Hassaten Lokma, meyveli ve çerezli kavurma etiyle hazırlanan bir lezzet olarak öne çıkıyor.

Mevlevi mutfağında yemek sadece karın doyurmak için değil, aynı zamanda bir manevi disiplin olarak görülüyor. Dergâhlarda sofrayı kurup kaldıran “somatçı” adı verilen bir görevli bulunduğunu belirten Şef Mehmet Fatih Pekpak, sofra düzeninin baştan sona dua ve saygı çerçevesinde yürütüldüğünü söylüyor. Her öğünün “Huuuu” sesiyle başlaması, yemeğin bir ritüel haline gelmesini sağlıyor. Mevlevi kültüründe yemeğin sadece fiziksel değil, ruhsal bir anlam taşıdığına dikkat çeken Şef Pekpak, Hz. Mevlânâ’nın “Derviş mutfakta pişer” sözünü hatırlatarak, yemek pişirme sürecinin insanın olgunlaşmasına benzetildiğini ifade etti. Şef Pekpak, “Sevgiyle, dua ve hüsnüzanla yapılan her yemek şifa getirir. Ancak öfke ve cimrilikle yapılan yemeğin insana faydası olmaz,” diyerek Mevlevi mutfağında niyetin ve duanın önemine vurgu yaptı. Mevlevi mutfağının Anadolu kültüründen beslendiğini de aktaran Şef Mehmet Fatih Pekpak, bölgenin tahıl, meyve ve çerez çeşitliliğinin yemeklerde belirleyici rol oynadığını dile getirdi.

“MEVLEVİ MUTFAĞI FESTİVALİ KONYA’YA DEĞER KATAR”
Şef Pekpak’a göre Konya, Mevlevi mutfağının kalbi konumunda bulunuyor. Bu kültürün tanıtımı ve yaşatılması için kente özel organizasyonların düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Şef Pekpak, Şeb-î Arus dönemlerinin bu açıdan büyük bir fırsat olduğunu belirtti. “Şeb-î Arus haftaları uzatılarak ‘Mevlevi Mutfağı Gastronomisi Festivali’ düzenlenebilir. Bu festival kapsamında mutfak yarışmaları, kermesler ve sempozyumlar organize edilirse hem yerli hem yabancı ziyaretçilere bu kültür tanıtılabilir,” diyen Pekpak, Konya’nın manevi mirasını gastronomiyle buluşturacak projelerin önemine dikkat çekti.