Konya Taş Bina’da geçtiğimiz günlerde düzenlenen “Narinden Nazenine; Sanatın Zarafeti” sergisi, Türkiye'nin özgün zanaatkarlarından biri olan Rıza Yaman’ın eserleriyle büyük ilgi gördü.
Yumurta kabuğu oymacılığıyla tanınan sanatçı, bu kez sadece ince işçiliğiyle değil, aynı zamanda müzikle kurduğu bağla da izleyicileri büyüledi.
Sergide en dikkat çeken eserlerden biri, Yaman’ın kendi elleriyle yaptığı lavta tutacağı oldu. İnce işçiliğiyle yumurta kabuklarından oluşturduğu zarif motiflerin ardından bu eser, hem işlevsel hem sanatsal yönüyle öne çıktı.
ASIRLIK MÜZİK TAŞ BİNA'DA YANKILANDI
Sanatçı Rıza Yaman, sergide yaptığı kısa sunumda lavta’nın tarihi anlattı. Yaman, "Çalmış olduğum aletin ismi lavta. Bir Türk musiki hızıdır. Fakat tarihçesi çok eskidir” dedi.

Sümerlerde ortaya çıkan bu enstrümanın zamanla nasıl Türk çalgısı olduğunu “Türk musikisine Tamburi Cemil Bey tarafından kazandırılmıştır. Çalması hoş, tonu hoş, tınısı hoş bir saz sazdı. İstanbul laftası, Rum laftası, Türk laftası, kız laftası gibi çeşitleri vardı. Bizden sonra batıya da geçmiştir. Batı mitolojisinde kralların çalgısı olarak geçmektedir" sözleriyle aktardı.
Yaman, Anadolu’da Bugün’e 14. Yüzyılın ünlü bestecisi Abdülkadir Meragi’nin güzide eseri Rast Nakış Beste’yi çalarak müzikle zamanlar arasında köprü kurdu. "Size çalmış olduğum eser, 800 yıllık bu topraklarda bestelenmiş bir eserdir" dedi.
Anadolu'nun köklü sanat geleneklerini, modern yorumlarla yeniden canlandıran Rıza Yaman, yalnızca el sanatlarıyla değil, müziğe olan ilgisiyle de kültürel mirasa sahip çıkmayı sürdürüyor. Sanatseverler, onun hem estetik hem tarihsel derinliği olan eserlerini büyük bir ilgiyle karşıladı.