Öğretmenler aşılanmadan, önlemler alınmadan okullar açılmamalıdır

COVID-19 salgını koşullarında okulların ve üniversitelerin sağlıklı ve güvenli bir biçimde yüz yüze eğitime açılması ve eğitimin sürdürülmesi için şu önlemler alınmalıdır.

Öğretmenler aşılanmadan, önlemler alınmadan okullar açılmamalıdır
Yayınlanma:
Güncelleme:

“Birincisi, toplum sağlığı için nüfusun tamamının hızlı ve yaygın bir biçimde aşılanmasıdır.

İkincisi, okullarda sınıf mevcutlarının 20 öğrencinin altına düşürülmesi ve yeni eğitim emekçisi istihdamı sağlanarak başta küçük yaş grupları olmak üzere yüz yüze eğitimin başlatılmasıdır.

Üçüncüsü, eğitim emekçilerinin tamamının bir planlama dâhilinde hızlıca aşılanması ve sağlıklı bir ortamda çalışmalarının sağlanmasıdır.

Bu bağlamda belirtmek isteriz ki sayılan önlemlerin alınmasının ardından sağlıklı bir eğitim ortamında yüz yüze eğitime başlayabilmek; eğitim emekçilerinin, öğrencilerin ve velilerimizin temel isteğidir. Salgında eğitim politikası geliştirme ve yönetme konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı açık ve şeffaf verilere dayalı etkin bir strateji geliştiremediler. UNESCO verilerine göre, 14 Aralık 2020 itibarıyla toplam 210 ülkeden 106’sında okullar tamamen açık, 43’ünde ise kısmen açık kalmışlardır.

Türkiye okulları kapalı olan ülkeler kategorisinin içinde yer almıştır. Bakanlık; kalabalık okullar, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, birleştirilmiş sınıflar, aşırı merkeziyetçi bir yapı, okul içinde demokratik olmayan işleyiş nedeniyle olağanüstü koşullarda önlem almalarda yetersiz kalmıştır. Okulların yaklaşık bir yıl boyunca kapalı kaldığı bu dönemde milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitime erişemediği mağduriyetler yaşadık. Sayıları giderek artan yoksul çocuklar, özel gereksinimi olan çocuklar, göçmen çocuklar ve mevsimlik işçi çocukları uzaktan eğitimi çok uzaktan izlediler. Çocuklar için eğitim hakkı yaşama geçirilemedi. 15 Şubatta köy okulları açıldı. 1 Marta da ilkokulların, 8. ve 12. Sınıfların okullarda yeterli önlemler alınmadan açılacak olması kaygı vericidir. Köy okulları eskiden olduğu gibi her köyde bulunan küçük ölçekli okullar değildir. Var olan köy okulları, taşımalı sistemden dolayı merkezileşmiş her biri ayrı taşıma merkezi olmuştur. Köy okullarında çalışan eğitim emekçileri çoğunlukla il ve ilçe merkezlerinde ikamet etmektedir ve ulaşım sorunu yaşamaktadır. MEB, ne kilometrelerce yol giden öğretmenlerin ne de çocukların taşınması konusunda herhangi bir ek önlem almamıştır. Ülkemizde ve Konya’da salgının en çok arttığı dönemde yüz yüze eğitimin başlamış ya da başlayacak olması bizleri tedirgin etmektedir. Konya’nın geçen hafta riskli grupta iken bu hafta yüksek riskli gruba yükselmesi ve aşılama olmadan okulların açılacak olması ciddi riskler taşımaktadır. Öğrencilerimizin yararını ve eğitim emekçilerinin sağlığını önceleyen Eğitim Sen olarak, yetkililerden bir kez daha önlemleri tam alarak okulları açmaları gerektiğini talep ediyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı aşı konusunda bir planlama ortaya koymadığı gibi aşının 24 Şubat Çarşamba günü başladığını duyurması geç kalınsa da sevindiricidir. Ancak bırakın aşı olmayı randevu almak bile mümkün olmamıştır. Kaldı ki bugün aşılansak bile yapılan aşılar bizleri 40 gün sonra salgından koruyabilecektir. MEB salgının başlamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen okullarda gerekli tedbirleri almamış, 2021 MEB bütçesinde de COVID-19 salgını görmezden gelinerek eğitime yeterli bütçe ayrılmamıştır. Kulağa hoş gelen demeçler yerine salgın yönetiminde şeffaflığa odaklanması gereken MEB yöneticileri, genel geçer sözler söyleyerek kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir. MEB yöneticileri, okullarda alınması gereken önlemlerin hangi gerekçelerle neden yaşama geçirilmediği konusunda kamuoyuna bir açıklama yapmak zorundadır. Eğitim bileşenleri aşılanmadan, seyreltilmiş sınıf planlaması tamamlanmadan, maske ve hi

jyen malzemeleri temin edilmeden, öğretmen odaları çoğaltılmadan, 1 Mart’ta da ilkokullarda, 8. ve 12. sınıflarda ve meslek liselerinde yüz yüze eğitime geçileceği açıklanmıştır. 1 Mart tarihi yeniden gözden geçirilmeli, bir an önce eğitim emekçilerinin aşılanmasına başlanmalıdır.

Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı telafi eğitimleri ve sağlık okuryazarlığı gibi salgında eğitim kültürünü gözeten eğitsel çalışmaları başlatmak yerine yangından mal kaçırırcasına, ortaöğretim kurumlarının tüm seviyelerinde birinci dönemde yapılamayan sınavların hemen 1 Mart’tan itibaren başlatılarak iki hafta içinde bitirilmesini ve ikinci dönem birinci sınavların 16 Nisan‘a kadar tamamlanmasını istemiştir. Bu sınavlarla birlikte okullarda yoğun bir hareketliliğin oluşacağını öngörememek ve sınavlara uzaktan eğitimdeki konuların da dahil edileceğini belirtmek, öğrencilerin üstün yararını gözetmemek anlamına gelmektedir. Tüm bu gelişmeler ışığında, Milli Eğitim Bakanlığı’nı sağlıklı ve güvenli bir eğitim için okul açma ve salgında eğitimi sürdürme stratejilerini farklı eğitim sendikaları, veli dernekleri ve okullardaki eğitim emekçilerini içerecek biçimde katılımcı mekanizmalarla belirlemeye çağırıyor; aşı başta olmak üzere gereken tüm önlemlerin bir an önce alınmasını talep ediyoruz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak, salgında eğitim ve sağlık yönetimi süreçlerini gerek MEB düzeyinde gerekse okul, ilçe ve il düzeyinde izleyeceğiz. Sayıları milyonları bulan eğitim bileşenlerini, sahadan edindiğimiz verilerle bilgilendirmeye ve siyasal iktidarı uyarmaya devam edeceğiz. Kamusal, bilimsel, laik ve demokratik eğitimi hep birlikte inşa edeceğiz.” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.