Konya
Açık
5°
Aksaray
Açık
6°
Karaman
Parçalı bulutlu
6°
Ara
Anadolu'da Bugün Karaman Haber "İlimiz Dilimiz Türkçe" Paneli Karaman’da Düzenlendi

"İlimiz Dilimiz Türkçe" Paneli Karaman’da Düzenlendi

Karaman Valiliği tarafından, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi’nin katkılarıyla, Türk Dil Bayramı’nın 748. yıl dönümü kapsamında “İlimiz Dilimiz Türkçe” başlıklı bir panel düzenlendi.

Okunma Süresi: 4 dk

Gazi Mustafa Kemal İlkokulu Müzesi Kültür Sanat Merkezi’nde yer alan Yunus Emre Kütüphanesi’nde gerçekleşen programa Karaman halkı büyük ilgi gösterdi.

b27d1a8e-b2bf-4046-b9d8-692030400958.jpg

Sunuculuğunu Himmet Çetin’in yaptığı programın moderatörlüğünü Prof. Dr. Mehmet Mercan üstlendi. Panelde, Prof. Dr. Ali Can ve Dr. İbrahim Demirci, Türkçenin tarihsel yolculuğu, karşı karşıya olduğu tehditler ve korunması gereken değerleri üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundular.

c24b8130-76b1-4676-98b2-306bd651028b.jpg

Etkinliğin sonunda konuşmacılara katılım belgeleri ve TYB Konya Şubesi yayınları, TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu tarafından takdim edildi.

9e02b87e-bcc2-4d2e-a070-5e619c394940.jpg

Prof. Dr. Ali Can: “Dil demek insan demektir”

Konuşmasında dilin sadece bir iletişim aracı değil, insanı insan yapan temel unsur olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ali Can, “Dil yaşamın kendisidir. İnsanı tanımlayan, toplumları inşa eden bir yapıdır” dedi.

Yabancı dil öğrenmenin temelinde ana dilin iyi bilinmesinin yattığını söyleyen Can, “İnsan ana dili kadar yabancı dil bilir. Ana dilini iyi bilmeyen, yabancı dili de öğrenemez,” ifadeleriyle bireysel ve akademik düzeyde karşılaşılan dil sorunlarına dikkat çekti.

8b57898b-4478-4c27-b567-bb2c28c68e7d.jpg

Dil ile düşünce arasındaki bağı anlatan Can, “Toplumun zihniyeti, kimliği ve kültürü dil aracılığıyla inşa edilir,” dedi. İnsan çevresindeki her şeyi dil yoluyla anlamlandırır; bu da düşüncenin temelini oluşturur.

Dr. İbrahim Demirci: “Hayat ve tarih değişerek devam eder”

Panelde söz alan Dr. İbrahim Demirci, dilin tarihsel sürekliliğine ve dönüşümüne dikkat çekti. Yunus Emre'nin “Her gün yeni doğarız, bizden kim usanası?” dizeleriyle bu düşünceyi pekiştiren Demirci, tarihin ve doğanın durağan değil, sürekli değişim içinde olduğunu belirtti.

8fab2d47-9c8f-4b2f-9857-9493fd9e4da9.jpg

Demirci, Köktürk Yazıtları'ndan örnekler sunarak, Türkçenin yüzyıllardır temel yapısını koruduğunu gösterdi. Göktürk metinlerinde geçen “kök tengri” ifadesinin zamanla “Tanrı” anlamı kazandığını, ancak bu kelimenin özünde "mavi gök" anlamına geldiğini anlattı.

Tanrı kavramına yönelik önyargılara karşı da seslenen Demirci, “Tanrı demek ilah demektir, Arapçası ‘ilah’tır. ‘Tanrı’ kelimesini kullanmaktan çekinmeyin,” çağrısında bulundu.

Dil, Toplum ve İktidar İlişkisi

Demirci, dilin yalnızca bireyler arası iletişimi değil, aynı zamanda toplumun yapısını ve iktidar ilişkilerini de belirlediğini ifade etti. Roma İmparatorluğu örneğiyle, resmi dilin Latince olmasına karşın halkın farklı diller konuştuğunu ve bunun iktidar ile halk arasındaki ayrımı gösterdiğini belirtti.

Osmanlı'daki halk ve seçkin sınıf arasındaki dil farkına da değinen Demirci, Divan şiirinin halk tarafından anlaşılmayan bir dilde yazıldığını, buna karşılık halk edebiyatının daha sade ve anlaşılır olduğunu ifade etti.

18a56b32-23be-4dab-bd64-c4829c5413de.jpg

Ulus Devlet, Mevlânâ ve Dil Anlayışı

Ulus devlet kavramının tarihsel olarak sonradan oluştuğunu belirten Demirci, bu yapının toplumların düşünüş biçimlerini etkilediğini vurguladı. Mevlânâ’nın Mesnevi’sindeki bir hikayeyle, dil farklılıklarının insanlar arasında anlaşmazlığa neden olduğunu, ancak özü aynı olan kelimelerin farklı dillerle ifade edilmesinin iletişimde engel oluşturduğunu örnekledi.

Çeviri Sorunları ve Anlam Farklılıkları

Çeviri faaliyetlerinde %100 anlam karşılığının mümkün olmadığını belirten Demirci, “Ana” ve “anne”, “kara” ve “siyah” gibi kelimelerin birebir aynı anlamları taşımadığını söyledi. Bu farklar, kültürel ve duygusal bağlamlarda derinleşir.

Yunus Emre’nin Evrensel Mesajı

Yunus Emre’nin “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım” dizelerine atıfta bulunan Demirci, bu yaklaşımın temelinde Kur'an-ı Kerim’in “li ta’arafu” (birbirinizi tanıyasınız diye) ilkesinin yattığını ifade etti. Dil farklılıklarının düşmanlık değil, tanışma ve kaynaşma vesilesi olduğunu belirtti.

Dil Devrimi ve Ulusal Kimlik

Türkçedeki dönüşümün sadece bir dil reformu değil, aynı zamanda ulusal kimliğin inşası sürecinin bir parçası olduğunu söyleyen Demirci, 19. yüzyıl sonlarından itibaren halkla daha anlaşılır bir dil kurma çabasının arttığını ifade etti.

Milli Edebiyat hareketi ve “Yeni Lisan” makalesinin bu süreci hızlandırdığını belirten Demirci, Ziya Gökalp’in “Bir Lisan” şiiriyle bu hareketin kültürel temelini sağlamlaştırdığını söyledi.

Dildeki Devrimci Değişiklikler ve Tepkiler

“Yanıt” kelimesi örneğiyle, halkın yeni kelimelere nasıl tepki verdiğini anlatan Demirci, bazı kelimelerin halk arasında kabul görmediğini, “yanıt”ın yerine halkın hâlâ “cevap” kelimesini tercih ettiğini ifade etti.

Güneş Dil Teorisi gibi uç yaklaşımları da eleştiren Demirci, “Niagara Türkçedir, Amazon Türkçedir” gibi iddiaların bilimsel temelden yoksun olduğunu vurguladı.

Yabancı Dillerin Etkisi

Son yüzyılda Fransızca ve İngilizcenin Türkçeye etkisinin, Arapça ve Farsçayı geride bıraktığını söyleyen Demirci, özellikle 1950’lerden sonra İngilizce kökenli kelimelerin Türkçede yoğun şekilde kullanılmaya başlandığını belirtti.

Dinin Ortak Dili: Cuma Örneği

“Cuma” kelimesi üzerinden dilin dini boyutuna değinen Demirci, bu kelimenin İslam toplumlarında ortak bir anlam taşıdığını ve dinin, kelimelerin kullanımını nasıl yönlendirdiğini açıkladı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *