Türk-İş Genel Başkanı Atalay'dan Konya'da sert açıklamalar: O bakanlar işçinin halinden ne anlar?
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, "Bakanları görüyorum, düşünüyorum. Çiftçiye dokunmamışsa, traktöre binmemişse, tulum giymemişse o kişi işçinin, çiftçinin halinden ne anlar? Sadece hava. Kimse kusura bakmasın." dedi.
Konya'da Şeker-İş Sendikası tarafından “Değişen Dünyada Dönüşen Çalışan Olmak” konulu çalıştay gerçekleştirildi.
Dedeman Otel’de düzenlenen çalıştayda sendikal mücadelenin toplumun kültürel, sosyal, çevresel ve ekonomik yapısına yaptığı katkılar doğrultusunda değişen dünyada çalışanların bugününü ve geleceğini etkileyen, Türkiye’de Sendikasızlaştırma Sorunu, İklim Değişikliğinin Türk Çalışma Hayatına Etkisi, 4857 sayılı İş Kanunu değişen Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılıyor mu?, Ücret-Enflasyon İlişkisi Üzerine Değerlendirme, Sürdürülebilir Tarım-Gıda Sektöründeki Çalışanlar için Adil Geçişin Güvence Altına Alınması konuları ele alındı.
Uzmanlar, akademisyenler, hukukçular, sektör paydaşları, çalışanlar, üreticiler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve yerel medya temsilcilerinin katılımlarıyla değerlendirildiği ve kalıcı çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı çalıştaya TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı, AK Parti Ankara Milletvekili, önceki dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası Başkanı İsa Gök, Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk de katıldı.
Düzenlenen çalıştayda konuşan Türk-İş Genel Başkanı Atalay şu ifadelere yer verdi:
“Her gün ortalama 3 işçi ölüyor. Ülkede 10'dan aşağı işçi ölümü olduğu zaman haber olmuyor. Soma'da iş kazası değil, cinayeti yaşandı. Öyle bir durumdayız ki ailelere ceza verilecek noktadayız.
Adaletin olmadığı yerde merhamet olmaz. Ben yine işçiyim, hiç rahatsız değilim. Hayatımdan memnunum ve gördüğümü söylerim. Söylerken de bedel ödüyorum. Hiç umurumda da değil. Elektrik direğinin tepesindeki adam 14 bin TL maaş alıyor. 4 gün Isparta elektriksiz kaldı. Dediler ki 'kar kalın yağdı'. Hakkari'de yağmıyor mu? Ülkeyi yönetenler su ve gıdanın ne kadar önemli olduğunu bilmeli ve enerji de bir o kadar önemli. Bu noktada enerji alanındaki özelleştirmelere dikkat edilmeli.
6 sene sonra su kaynaklarına erişmede zorluk çekeceğiz ama kimsenin umurunda değil. Sular şarıl şarıl akıyor. Yaptırım uygulanacak şekilde yeni kanun düzenlemesine ihtiyacımız var.
Geçen dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Bilgin ile güzel işler yaptık. Bununla ilgili birçok şey sayabilirim. Bu ülkede siyaha beyaz diyen, beyaza siyah diyen bürokratlar var.
Torku bu bölgenin bir kuruluşu. Ürünlerinde glikoz değil pancar kullanıyor. Şekerin ne kadar önemli olduğunu salgın sürecinde gördük. Özelleştirin desek bazı bürokratlar düşünürler. Biz balık hafızalıyız. Unutunca da başımıza gelmeyen kalmıyor.
Taşeron konusuyla ilgili herkes çıktı, konuştu. Aradan 6 ay geçti, taşeronları konuşan yok. Taşeron meselesi çözülene kadar yakalarını bırakmayacağım. Bu mesele ülke gündeminden çıkacak. İşçiler aynı işi yapıp farklı maaş alıyor. Burada iş barışı sağlanabilir mi? Bunu kim getirdi? Bürokratlar getirdi. Bunun bedelini siyasiler öder.
Bakanları görüyorum, düşünüyorum. Çiftçiye dokunmamışsa, traktöre binmemişse, tulum giymemişse o kişi işçinin, çiftçinin halinden ne anlar? Sadece hava. Kimse kusura bakmasın.
Bu ülkede işverenin tezgahı işçilerindir. Bizim dışımızda da sendikalar var. Ben 'belediyenin, patronun, hükümetin sendikası olmaz' diyorum. İşçinin, milletin sendikası olur. İşveren kazanıyorsa bize versin, kazanmıyorsa canını alacak halimiz yok. Ama işveren işçiyi, sendikayı aşağılamasın. Bu ülkede beraber yaşıyoruz. İnadına adil olmak mecburiyetindeyiz. Farklı düşüncelerde de olsak aynı yerde olmak zorundayız.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.