Tüm ülkede büyük bir infiale neden olan, 6 yaşında çocuğun cinsel istismara uğradığı iddialarına ilişkin Konya Barosu’ndan açıklamalarda bulunuldu.
Konya Barosu’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Altı yaşındaki bir çocuğun, öz anne babasının dini nikah ile evlilik adı altında göz yumduğu ve yirmi dokuz yaşındaki bir adamın senelerce cinsel istismara uğramasına ortak olduğu, tüm kamuoyunu derinden sarsan olayı, mağdurun savcılığa yapmış olduğu şikayet ile birlikte öğrenmiş bulunmaktayız. Ortaya çıkan bu olay, maalesef münferit bir olay değildir. Son yıllarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve her türlü şiddet olayları ciddi bir artış göstermektedir. Fakat yaşanan bu son olay göstermektedir ki çocuklara yönelik menfur ve kirli zihniyetlere karşı mücadelenin yanında çocukları etkin bir şekilde koruyan ve izleyen Devlet organlarınca yürütülecek sistemin kurulması için mücadele edilmesi ve sistemin derhal kurulması şarttır.
Anayasa, kanunlar ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler gereği Devlet çocukların yaşama, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra onları fiziki ve psikolojik her türlü şiddet ve kötü muameleden korumakla da yükümlüdür. Bu yükümlülüğünü ise kuracağı sistem ile ve bu sistemin etkin bir şekilde uygulanıp denetlenmesi ile sağlayacaktır. Bir çocuğun şiddet görüp, görmediği, eğitim hakkından faydalanıp faydalanmadığı, suç konusu bir olayın mağduru olup olmadığı noktasında Aile ve Sosyal Hizmetler, Sağlık, Milli Eğitim ve Adalet Bakanlıklarına ve teşkilatın birer organları olan okullara, hastanelere ve adli yargı sistemine büyük sorumluluk yüklenilmiştir. Zira bizleri derinden sarsan söz konusu olayda dosya kapsamından anlaşıldığı üzere sistemsel ve denetimsel bir açık söz konusu olup bu açık ve ihmal menfur ve kirli zihniyetlerce kullanılmıştır.
Bu bakımdan çocuklara yönelik her türlü istismara, psikolojik ve fiziksel şiddete karşı kanunlar ve bu kanunların uygulanmasının güçlendirilmesinin yanı sıra proaktif bir önlem ve aynı zamanda da bir denetim mekanizması olarak “Çocuk İzleme Takip Sisteminin” uygulamaya ivedi olarak geçirilmesi şarttır. Bu sistem ile istismar veya fiziksel ya da psikolojik şiddete uğramış ya da uğrama riski olan çocukların tespiti sıkı şekilde yapılmalıdır. Her ne kadar herhangi bir istismar veya şiddet olayını yetkili mercilerine bildirmek okulların, hastanelerin, yargı sistemi içerisinde yer alanların ve tüm vatandaşların yükümlülüğü olsa da sistemin etkin işleyişi ve denetimi sağlanmadıkça maalesef çocuklarımıza yönelik bu kabulü ve telafisi mümkün olmayan olaylar önlenemeyecektir.
“Çocuğun rızası” olmaz, çocuktan “gelin” olmaz. Çocuklara yönelik her türlü cinsel yönelimli davranış ve koruma ile gözetim yükümlülüğü bulunan kişilerin ihmali, cinsel istismardır. Cinsel istismarın herhangi bir meşru sebebi veya hafifletici nedeni olamaz.
Bu bakımdan öncelikle tüm yasama, yürütme ve yargı mensuplarını kanunların uygulanmasının güçlendirilmesinin yanı sıra “Çocuk İzleme Takip Sistemi”nin oluşturulması ve uygulanması için gerekli çalışmaların derhal yapılması gerektiğini ilgililerine önemle bildiriyoruz.
Ayrıca söz konusu olaya ilişkin İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” iddiasıyla açılan davanın ve tüm sürecin takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna saygıyla bildiriyoruz.”
