Konya
Kapalı
5°
Aksaray
Kapalı
8°
Karaman
Parçalı az bulutlu
4°
Ara
Anadolu'da Bugün Gündem Bakan Özer’den Konya’da sert açıklamalar: Onların söz söylemeye hakkı yok!

Bakan Özer’den Konya’da sert açıklamalar: Onların söz söylemeye hakkı yok!

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Dün başörtüsü yasağıyla o kızlarımızın, kadınlarımızın yurt dışına gitmelerine vesile olanların, kadına şiddetle ilgili konuşacakları hiçbir şey yoktur. Beyin göçü ile ilgili de konuşacakları hiçbir şey yoktur" dedi.

Okunma Süresi: 4 dk

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Konya’ya gelerek Selçuklu Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Eğitimden Üretime Tarım Çalıştayı’ programına katıldı. Düzenlenen programda konuşan Bakan Özer, tüm okullarda ekmek üretimi için çalışmalar yapılacağını ifade etti. Özer, “Şu anda günlük 250 bin ekmek üretim kapasitesine ulaştık. Geçen hafta Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı'mızda, onun ekmek satış reyonlarında günlük 50 bin ekmek üretimi için protokol imzaladık" dedi. Bakan Özer, ekmek üretim fabrikalarını artırarak, günlük 1 milyon kapasiteye çıkaracaklarını da vurgulayarak, "Günlük bir milyon ekmek üretim kapasitesiyle, o liselerin çıkışlarındaki satış büfelerinde, vatandaşlarımızı düşük fiyatlı ekmekle buluşturacağız” şeklinde konuştu.

“İNSAN KAYNAĞINI KİM İÇİN YETİŞTİRİYORUZ”

Mesleki eğitim ile özel sektöre insan kaynağı sağlandığını kaydeden Özer, “Mesleki eğitimde kime insan kaynağı yetiştiriyoruz? Özel sektöre, iş gücü piyasasının temsilcilerine. Fakat devlet olarak eğitimi ben yapıyorum. Bir şekilde arz-talep dengesini kurmakta dengeyi tutturamıyorum. Öğrenci sayısını artırıyorum ama sahada o elemana ihtiyaç yok. Fazlalık veriyorum veya entegrasyonu sağlayamıyorum. Gerçekten iş gücü piyasasını talep etmiş olduğu beceride insan kaynağını yetiştirmekte güçlük çekiyorum. İşte bunun asıl başlangıç noktası, dünyanın takip etmiş olduğu modeli Türkiye'nin takip etmemiş olması. Bunu telafi etmek için hükümetlerimiz 2012 yılında bir teşvik yasası çıkarttı. 2012 yılına kadar Türkiye'deki mesleki eğitimdeki özel sektörün payı yüzde 0,79'du, yüzde 1'di. 2016'ya kadar Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) içerisinde yapılan teşvikleri daha sonra OSB dışına da yaygınlaştırdık. Ve hala özel sektörün meslek eğitimindeki payı yüzde 10 altında” diye konuştu.

“BUNUNLA KARŞI KARŞIYA KALDIK”

Meslek liselerinde uygulanan kat sayı uygulamasına da değinen Özer şunları kaydetti:

“Akademik olarak başarılı öğrenciler ya da yükseköğretime gitmek isteyen öğrenciler, meslek liselerine gitmediler. Tıpkı imam hatiplerde olduğu gibi. Bu defa ne oldu? Hiçbir yere yerleşemeyen öğrenciler, bir şekilde lisede okuyacak öğrenciler, homojen bir şekilde meslek liselerinde toplanmaya başladı. Kümelenmeye başladı. Bundan sonra hocalarımız derslerden verim alamamaya başladılar. Çünkü akran eğitimi yapılamıyor. Akademik olarak başarısızlık. Başarı beklentisi, sürekli düşmeye başladı. Başarı beklentisi düşmeye başlayınca, eğitim ortamları çok daha dezavantajlı hale gelmeye başladı. Sonra işte yaşadığımız. Kat sayı uygulaması eğitimi 3 yönde etkiledi. Birincisi; iş gücü piyasası aradığı elemanı bulamadı. Nitelikli insan kaynağını, iş gücü piyasasıyla buluşturamadık. Bu iş gücü piyasasının ödemiş olduğu maliyettir. İkinci maliyet; Milli Eğitim Bakanlığı olarak yıllardan beri uğraşmış olduğumuz okullar arası başarı farkı. Asıl okullar arası başarı farkının mimarı; 1999'daki kat sayı uygulamasıdır. Kat sayı uygulamasından önce aradaki başarı farkı, bu kadar büyük değildi. Kat sayı uygulamasından sonra başarılı olanlar ve olmayanlar, homojen bir şekilde liselerde, farklı lise türlerinde kümelenince çok çok başarı farkı ortaya çıktı.

Bugün Milli Eğitim Bakanlığı olarak eğitimde fırsat eşitliği ile okullar arası başarı farkını azaltmak, imkan farklılıklarını azaltmak için sarf etmiş olduğumuz çabaların, harcamış olduğumuz maliyetlerin asıl müsebbibi; 1999'daki kat sayı uygulamasının mimarlarıdır. Üçüncüsü hiç öngörülemeyen bir olayla karşılaştık. Meslek liseleri devamsızlık, terk ve disiplin olaylarının ve madde bağımlılıklarının çok yaygın görüldüğü okul türlerine dönüştü. Farklı bir sosyolojik problemle karşı karşıya kaldık.”

“ONLAR SÖZ SÖYLEME HAKKINI YİTİRDİLER”

Türkiye’de geçmişte başörtüsü yasağı uygulandığını hatırlatan Bakan Özer şu ifadeleri kullandı:

“Dün başörtüsü yasağıyla o kızlarımızın, kadınlarımızın yurt dışına gitmelerine vesile olanların, kadına şiddetle ilgili konuşacakları hiçbir şey yoktur. Bugün sıklıkla dile getirdikleri beyin göçü ile ilgili de konuşacakları hiçbir şey yoktur. Çünkü bugün beyin göçüyle ilgili konuşanlar, o gün kadınlarımız yurt dışına gittiği zaman beyin göçü hakkında konuşmadılar. Bu toplumda söz söyleme haklarını yitirdiler.
Bu ülkede 'Muhafazakar aileler, kız çocuklarını okullara göndermiyor' diye sürekli suçlandılar değil mi? Fakat onu diyenler okul yapmadılar. Tüm Türkiye'yi kucaklayacak şekilde derslik sayılarını arttırmadılar. 2000'li yıllarda 300 bin dersliği olan bir eğitim sistemi vardı; bugün bu sayı 855 bine çıktı. Demek ki; yeterli arzuyu edebiliyorsak, vatandaşın ayağına hizmeti götürebiliyorsak, vatandaşın eğitimle ilgili hiçbir sorunu yok. Hiçbir problemi yok.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *