İslam Zannettiğiniz 17 Şamanist Davranış

İslam dinine ait sanılan fakat şamanizme dayanan davranışlar nelerdir?

İslam Zannettiğiniz 17 Şamanist Davranış
Yayınlanma:

Kökeni Orta Asya'ya dayanan Türk ırkının yüzyıllar geçse de başından geçen her türlü dini, fiziki, coğrafi değişikliğe rağmen farkında bile olmadan gündelik hayatında hala gerçekleştirdiği şamanizme dayanan adetleri vardır. Belki de her gün yaptığınız davranışlar aslında şamanizme dayanmaktadır. Peki hangi davranışlarımız şamanizme dayanır?

Nazar İnanışı

Anadolu'da nazar inanışı halk arasında çok yaygındır. Bazı kimselerin bakışları ve gözleri ile kötü enerji yaydığına, karşısındakini etkilediğine inanılır. Nazar değmesini kem gözlerden gelen etkiyi önlemek için nazar boncuğu takılır ve bu nesneye bir anlam yüklenir. İslam ile bir alakası yoktur. Hatta bazı Araplar nazar boncuğunu günah saymaktadır.

Gidenin Arkasından Su Dökmek

Bir diğer adet de yolculuğa uğurladığımız insanların arkasından su dökmektir. Bu hareket "Su gibi git su gibi gel." anlamına gelir ve bu adet şamanlar arasında değerli bir içkinin bir kısmının Tanrılar için yere dökülmesi ile başlamış, ardından ölen kişinin ruhunun geri gelmesi için yere bir miktar su dökülmesine dönüşmüştür. Zamanla birkaç değişikliğe uğrayarak bugün sahip olduğumuz yolculuğa çıkanın ardından su dökülmesi haline gelmiştir.

Su İçerken Başı Tutmak

Şamanizmden bize kalan su ile ilgili diğer bir gelenek de su içerken başı tutmaktır. Su içerken insanın aklının başından çıkacağına inanan şamanlar başlarını tutardı. Bu gelenek tıpkı diğerleri gibi günümüzde yaşatılmaya devam etmektedir.

Kurşun Dökme

Kurşun dökme kötü ruhlardan birinin çaldığı şansı geri döndürmek için yapılan sihir kökenli bir ayindi. Şamanizmde kurşun dökmeye "kut dönmek" denilirdi.

Tahtaya Vurmak

İstenmeyen bir şey duyulduğunda kulağı çekip tahtaya vurma adeti şamanizmden gelmektedir. Ormanda, ağaçlık alanlarda kötü ruhların yaşadığı sanıldığından, bu ruhların tahtalara da sindiği varsayılırdı. İşte bunları kaçırmak için tahtaya vurma alışkanlığı gelişti.

40 Sayısı

Şamanizme göre ruh, fiziki bedeni 40 gün sonra terk eder. Bu yüzden bir kişinin ölümünün ardından 40. günde toplanılıp ruhu rahat etsin ve eve başka ruhlar doluşmasın diye ayinler yapılır ve yas tutulurdu. Türk destanlarında da 40 sayısına çok fazla rastlanılır ve ölünün 40'ı çıkması olgusu ya da yeni doğan bebeği doğumunun 40'ıncı gününde yıkayarak kırklamak olgusu buradan gelmektedir.

Mevlit Okutmak

Şüphesiz ki en eski, en belirgin olanlardan bir tanesi de bazı dini ritüellerin bir müziksel akışa veya melodiye sahip olmasıdır. İslam dininde Arapların yaşantısında da olmamak üzere, Kuran'ın müzikle okunması adeti yoktur. Türkler Müslüman olduktan sonra da dini ayinlerinde davul ve çalgı kullanan şamanların bu adetini devam ettirmiştir. Mevlit okumak olarak bildiğimiz şey 1409-1410 yıllarında Süleyman Çelebi'nin Allah ve Peygamber'e olan sevgisini anlattığı Mevlit isimli şiirinin melodiye dökülmüş halidir.

Köpek Ulumasının Uğursuz Sayılması

Şamanlar köpek ulumasının ölümü haber verdiğine ve ulumayı duyan kişinin hayatının tehlikede olduğunu düşünürdü. Bu inanış hala köpek ulumasının uğursuz sayılması şeklinde devam etmektedir.

Gece Tırnak Kesmemek

Şamanizme göre insanın canı, yani ruhu kemikte ve kanda bulunurdu. Bu yüzden geceleri tırnak kesildiğinde o tırnağın kötü niyetli İblislerin eline geçmesinden ve bu şekilde insanın canına zarar gelmesinden korkarlardı.

Ağaca Çaput Bağlayarak Dilek Dileme

Dilek tutmak şamanizm kökenli bir davranıştır. Şamanlar ağaçları yaşama sembolü olarak gördüklerinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduklarını düşündüklerinden dolayı belirli ağaçlara küçük kumaş parçalarını bağladıklarında o an tuttukları dileğin gerçekleşeceğine inanırlardı. Bu inanış Türklerin İslamiyet'e geçişinden sonra tamamen terk edilmemiş ve dilek tutmak için ağaçlara, kayalara ve türbelere çaput bağlama adeti şeklinde sürdürülmüştür.

Sağ Ayak

Kapıdan çıkarken veya girerken önce sağ ayağın atılması, yine şamanizmden kalmış olan bir ritüeldir. Sol ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceği sanılır.

Eşiğe Basmamak

Orta Asya Türkleri ölülerini çadırlarının girişine gömdükleri için orada bu ruhani varlıkların yaşadığını zannederdi. Bazı kavimler ise giriş eşiklerinde sadece kötü ruhların yaşadığını ve eşiğe basan kişiye zarar verdiğini düşünürdü. Hatta kapı eşiğine basan hamile kadınlar çocuklarını düşük yapıp kaybetmekten korkardı. Bu inanış birkaç değişime uğrasa da günümüzde özellikle İç Anadolu'da kapı eşiğinde oturan çocuklar pek hoş karşılanmaz ve uyarılır. Kısmetinin kapanacağı düşünülür.Eşikten atlayarak geçmek de bu inanışın bir etkisi.

Allah Yukarıdadır

"Allah yukarıdan bakıyor." denilmesi Gök Tanrı inancının bir kalıntısıdır. Dua ederken ellerin gökyüzüne açılması ve yukarıya bakmakta öyledir. Halbuki İslam dininde Allah her yerdedir.

Akdeniz ve Karadeniz

Şamanist dönemde Türkler için her yönün bir renk simgesi vardı. Kuzey'in simgesi kara, Batı'nın simgesi ak renkti. Bu yüzden Kuzey'imizdeki denizin adı Karadeniz, Batı'mızdaki denizin adı Akdeniz'dir. Akdeniz'in Yunanistan ile Anadolu arasındaki uzantısına Ege demek çok yakın bir dönemde ortaya çıkmıştır. Atatürk'ün "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir." dediği deniz Ege Denizi'dir.

İsmini Söylemekten Korkmak

Eski Türkler tıpkı diğer barbar kavimler gibi varlığından korktukları şeylerin adını söylemeye de korkarlardı. Bu korkunun temelinde adını söylemenin çağırmak olduğu, çağrılanın geleceği inancı vardır. Örneğin BÖRÜ'den bahsederken onun zararsız bir hayvan olarak gördükleri elma kurdunun ismi olan kurt kelimesi ile anarlardı. Çoğu batıl sebeplere dayanır. Aynı adet bugün şeytan, ölüm kavramlarını anmayan veya cin kelimesini andıklarında cinlerin geleceğini düşünüp bu yüzden onları üç harfliler şeklinde anan torunları, yani bizler tarafından devam ettiriliyor. Bu durum sevilmeyen insanlar için de geçerlidir,"Aman o uğursuzun ismini ağzına alma" gibi.

Mezar Taşı

Mezarlara taş dikilmesi, mermerden yapılarla donatmak ve bu taşın bir sanat eseri haline getirilecek süslenmesi İslamiyet kökenli değildir. Hatta İslam dinine göre en doğrusu, cesedin en kısa sürede doğada kaybolmasını sağlamaktır. Şamanlarda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı sık sık yapılıyordu. Orta Asya Türklerinde özellikle rütbeli kişilere "kurgan" denilen devasa mezarlar yapılırdı. Mezar kültürü İslamiyet'e Türklerin kazandırdığı bir kültürdür. Türbe ziyareti de yine mezara önem verilmesi geleneğinin bir uzantısıdır.

Yeni gelinlere kırmızı kurdele bağlamak ya da hayırlı bir açılış öncesi kurdele kesilmesi, geceleri ıslık çalmak şeytanları toplarmış, merdiven altından geçmemek, türbelere gitmek, öğrencilere sınav öncesi okunmuş şeker veya pirinç yedirmek, kına yakmak ya da diğer onlarca adetimiz şamanizm kökenlidir.

Haberlerin size WhatsApp aracılığıyla ulaşması için aşağıdaki linki tıklayıp Anadolu'da Bugün Son Dakika sistemine ve Özel Kanal'a dahil olabilirsiniz.

ANADOLU'DA BUGÜN WHATSAPP SON DAKİKA SİSTEMİNE KATILMAK İÇİN TIKLAYIN

DAHA ÇOK ÖZEL HABER İÇİN WHATSAPP KANALINA KATILIN

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.