Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 1924’te dünyaya gelen asırlık çınar, bugün torununun torununu görebilmiş ender insanlardan biri olmanın huzurunu yaşıyor.
Türk kültüründe "torunun torununu görmek", uzun ömrün bir simgesi olmasının ötesinde, bir aile çınarının kök saldığını ve meyve verdiğini anlatan en derin ifadelerden biri. Fatma Yıldırım da bu geleneksel değerin yaşayan bir örneği olarak, geniş ailesiyle birlikte yaşamını sürdürüyor.
AİLE SEVGİSİYLE ÇEVRİLİ BİR YAŞAM
Fatma Yıldırım, günlerini dönüşümlü olarak iki kızının evinde geçiriyor. Beşi hayatta olan çocuklarından 24 torun sahibi olan Yıldırım, onların da çocuklarını görmenin mutluluğunu yaşıyor. Geniş ailesi sayesinde yalnız kalmayan Fatma nine, hem fiziksel hem de duygusal olarak destekleniyor.
Yaşı nedeniyle zaman zaman yürümekte güçlük çekse de ciddi bir sağlık problemi bulunmayan Yıldırım’ın hafızası ve bilinci yerinde. Geçirdiği bir kalça kırığı dışında, sağlık açısından örnek bir tablo çizen Fatma ninenin günlük ihtiyaçları, çocukları ve torunları tarafından karşılanıyor.
“TORUNLARIMDAN DAHA ÇOK MEMNUNUM”
Fatma Yıldırım, yıllardır kendisine özenle bakan çocukları ve torunları için minnettar. “Şimdi kız çocuklarım bakar, erkek evladım da bakar. Benim çocuklarımın hepsi bakar bana. Torunlarımdan daha çok memnunum,” diyerek ailesine olan güvenini ve sevgisini dile getiriyor.
Kızı Fatma Sakızcı, annesinin sağlığını geçmişteki doğal yaşam tarzına bağlıyor. “Eskiden koyunlarımız, ineklerimiz vardı. Onların sütünü satmazdık. Badem, ceviz, keçiboynuzu yerdik. Annemiz sağlığını da buna borçlu,” diyerek doğayla iç içe geçmiş bir yaşamın önemini vurguluyor.
SAĞLIKLI BESLENME, HAREKETLİ YAŞAM
Fatma ninenin torunlarından Yakup Sakızcı da, anneannesinin bu yaşta hâlâ sağlıklı olmasının geçmişteki doğal beslenme ve aktif yaşam tarzı sayesinde olduğunu belirtiyor. “Diğer yaşıtlarına göre çok sağlıklı. Herhangi bir hastalığı yok. Şu an birlikte yaşıyoruz, hâlâ bizimle birlikte sofraya oturur,” diyerek, yaşlılığın illa hastalıkla özdeşleşmediğini gözler önüne seriyor.
KÜLTÜREL BİR MİRAS
Fatma Yıldırım’ın torununun torununu görmesi, sadece ailesi için değil, toplumsal hafıza için de anlamlı. Bu durum, hem biyolojik bir döngünün tamamlanması hem de kültürel bir değerin yaşatılması anlamına geliyor. Aile büyüklerinin birden fazla kuşakla aynı sofra etrafında oturabilmesi, Türk toplumunda saygı ve şükranla anılan bir durum.
Alanya’nın dağ havasında, sağlıklı bir yaşam sürdürerek 101 yaşına gelen Fatma Yıldırım, hem geçmişi temsil ediyor hem de bugünün aile yapısına örnek olacak bir yaşam hikâyesi sunuyor. Torunlarının torunlarını görebilmek, onun için yalnızca bir sayı değil; uzun bir ömrün, sağlam köklerin ve güçlü bağların sembolü.
