Vay Ahırlım vay… Nerelerden Nerelere geldin!

-Evet, Ahırlı ilçesi ne kadar ilgisiz, desteksiz, kendi kaderine terk edildiğini geçtiğimiz günlerde bir kez daha hepimizin gözünün içine baka baka haykırdı… -Hem öyle bir haykırdı ki Burnumuzun dibindekilerin duyduklarına ihtimal vermiyorum da Mısır'da ki Sağır Sultan'ın çok rahat duyduğuna inanıyorum.

Vay Ahırlım vay… Nerelerden Nerelere geldin!
Yayınlanma:

İlçemizde geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olaya şahit olduktan sonra Bölge Milletvekilleri,  Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyesi ve Meclis Üyeleri başta olmak üzere özellikle de  Ahırlı'ya karşı bu kadar duyarsız, ilgisiz, soğuk duran, sadece bayramdan bayrama, veya bir düğün ile cenazeye katılarak hemşehrilik görevini yerine getirdiklerini düşünenlere de bir kez daha haklı olarak sitem etmek geldi içimden.

 

Önce iğneyi kendimize batıralım sonra Çuvaldızı başkalarına. Şimdi durup dururken kimsenin günahını almak veya yok yere suçlamak istemem.

 

Bizim bir derneğimiz var değil mi? Peki, bu dernek hangi şartlar altında hizmet vermeye çalışıyor? Dernek Başkanımız Allah uzun sağlık ömür versin Mehmet Pekeroğlu ağabey ile Ahmet Erduran kardeşimizden başka çırpınan var mı? Yok… Niye? Çünkü bize destek olması gereken ağabeylerimiz ne yazık ki başka vakıflarda görevli. Bu iki dernek görevlimiz de olmasa ne düğünden haberimiz olacak ne ölüden…

 

Bunun içinde öncelikle Ahırlılılar Derneği'nde görev almak yerine başka İl ve İlçelerin Vakfı'nda üstün(!)  görevlerde bulunan, öğrencilere burs veren, bağlı oldukları vakıflara veya derneklere maddi yönden oldukça eli açık olmalarına karşılık kendi hemşehrilerine yeteri kadar ilgi göstermeyen ve yöresine sahip çıkmakta yetersiz kalanlar!!!

 

Yurt dışında bağlı bulundukları vakıflara, derneklere cömert oldukları kadar kendi yöresinin derneklerine ilgisiz kalanlar. Oturdukları zaman mangalda kül bırakmayan, son model arabalar ile yılın belirli zamanlarında gelip caka satıp gidenler!!!

 

Bir zamanlar ilçe merkezinde sayıları 300'ü bulan ve Ahırlı'nın kalkınması için canla başla çalışan kıymetli ecdadımızın geride kalanları!!!

 

Şimdi sizlere bu yazıyı neden yazmak zorunda kaldığımı anlatmak istiyorum ama lütfen çok iyi okuyun! Ve bana kızmayın…

 

Öncelikle sizlere şunu sormak istiyorum. ÇANKIRI ili nerede biliyor musunuz? Çankırı, dört bir tarafından Karabük, Kastamonu, Çorum, Kırıkkale, Ankara ve Bolu illeriyle çevrili olan bir ilimiz.

 

Peki Çankırı İli'nin Konya'ya daha doğrusu Ahırlı İlçesi'ne mesafesi ne kadar?  Tamı tamına 457 Kilometre… Şimdi bu nereden çıktı diyorsunuz değil mi?

 

Geçtiğimiz günlerde Ahırlı ilçesinde kahve önünde otururken hemen karşımızda ki caminin önünde bir minibüs durdu arka kapısını açarak takım ve tezgahını indirdi. Sonradan öğrendim ki bu arkadaş seyyar bisiklet tamircisi imiş(!)

 

KOSKOCA AHIRLI İLÇEMİZE "SEYYAR BİSİKLET TAMİRCİSİ" nin geldiği duyan çocuklar büyükler ne kadar tekeri patlak, fren teli kopuk, akordu bozuk bisiklet varsa getirdiler ve tamir için sıraya girdiler.

 

Bu bisiklet tamircisi arkadaş sadece Ahırlı merkezde değil Ahırlı'nın diğer tüm mahallelerini geziyor ve birkaç gün konaklayarak bozuk bisikletleri tamir edip gidiyor.

Peki, bu seyyar BİSİKLET TAMİRCİSİ  arkadaş nereden geliyor biliyor musunuz?

 

ÇANKIRI'DAN!!! Evet, yanlış duymadınız ÇANKIRI'DAN!!!

 

Elin adamı Çankırı gibi 457 kilometre uzaklıktan geliyor çocuklarımızın bisikletlerini tamir ediyor. Hem de yeni değil, tam 7 yıldır belirli tarihlerde geliyor ne kadar bozuk bisiklet varsa yapıyor, parasını cebine koyup gidiyor.

 

Kendisi ile yaptığımız kısa bir söyleşide, "Abi yazın okullar kapandığında arabamı alır yollara düşerim. Ahırlı'da bisiklet tamircisi olmadığını bildiğim için yaklaşık 7 yıldır gelirim buraya. Burada merkezde ve diğer köylerde bozuk bisikletleri, motorlu bıçkıları ve değişik el aletlerinin tamir ve bakımlarını yapar giderim.

 

Bu kez geldiğimde baya bozuk bisiklet vardı. Herhalde burada birkaç gün konaklarım. Daha sonra diğer köylere geçer işimi bitirince de memleketime dönerim". Yani adam o kadar yolu boşu boşuna gelmiyor. Biliyor Ahırlı'da hiçbir iş yerinin olmadığını.

 

Peki, bizim sadece sözde Ahırlı Milliyetçisi olan, idarecilerimiz, yüksek mevkilerde görev yapan kalbur üstü ağabeylerimiz bu duruma ne diyor? Ne desinler ki haberleri bile yok onun için ciddiye bile almıyorlar.

 

Ya ne hallere düştük bakar mısınız!

 

Allah aşkınıza bizim hemşehrilerimiz içerisinde ayakkabı tamircisi, oto lastik tamircisi, bisiklet tamircisi, televizyon tamircisi, kapı pencere tamircisi, camcısı, çiçekçisi, böcekçisi yok mu da kilometrelerce uzaktan gelen seyyara mahkum oluyoruz.

 

O kadar boş dükkan var buralar canlanamaz mı? Belediye Başkanımız gelse, "Burada iş yeri açmak isteyen hemşehrilerimize her türlü desteği vermeye hazırız yeter ki gelsin burada mesleklerini icra etsin.

 

Hem ilçe sakinlerimizin ihtiyaçları karşılanır hem buralar canlanır hem küçük bir ihtiyaç için diğer şehirlere veya ilçelere gitmek zorunda kalmayız" dese ne olur? Veya ilçemizin ileri gelenleri bir araya gelse de Belediye Başkanı'na bu isteklerini iletse ne olur?

 

Evimize bir misafir gelse de akşam yemeğine bir Etliekmek yaptıralım desek ya Bozkır'a gideceğiz ya Yalıhüyük'e!!! Salataya limon sıkmak istesen de eğer o anda evde yoksa ya Salı Pazarını bekleyeceksin ya Bozkır da Cuma Pazarını…

 

Bir zamanlar 300'ün üzerinde iş yerinin olduğu, 24 saat durmadan kilim dokuyan, demir döven, leblebi, tahin, köpük helvası yapan, bir günde abartı değil büyüklerimizin ifadeleri 50'ye yakın davarın kesildiği, yapılan kavurma kokusunun tüm ilçeyi sardığı Ahırlı'ya ne oldu?

 

Bir Salı Pazarı'nda kesilen onlarca davar etini alanlar nerede?  Akseki'den, Alanya'dan, Antalya'dan değil, onlarca şehirden Ahırlı'ya gelen binlerce kişi ile alış veriş yapan nur içinde yatsınlar elleri nasırlı ecdadımızın çocukları, torunları nerede?

 

Bakın Sultan Alaaddin Keykubat'ın yaşadığı yıllarda Taşkent İlçesi'nde Sultan Pınarı'nın  başında gördüğü bir kızın kendisinden istediği ne idi? Bunu küçük bir örnek olarak aktarmak istedim.  O yüzlerce esnafın ömür tükettiği yılları ve ne şartlar altında nasırlı elleri ile hizmet verdiklerini ne kadar güzel anlatıyor.

 

Taşkent İlçesinde bulunan Sultan Pınarı'nın kitabesinde bir tarih yazılı bilir misiniz. Bu kitabenin tamamına değinmek istemiyorum. Sadece küçük bir bölümünü sizlere aktarmak istiyorum.

 

"Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat ile Alanya Beyi arasında sınır itilafı vuku bulur. Her iki Bey sınır tespiti için horoz ötümü vaktinde yola çıkacaklar ve karşılaştıkları yer, her iki beyliğin sınır noktası olacaktır.

Alaaddin Keykubat sabah erkenden atına atlar ve yola düşer.  Uzun bir aradan sonra Taşkent İlçesine gelir ve oradaki soğuk pınarın başında destisini dolduran genç kadından bir tas su ister. Genç kadın tası buz gibi suyla doldurur, üzerine çam yapraklarını serper verir.  Sultan kadına, ‘Niçin bu çam yapraklarını suyun üzerine serpiyorsun’ der.Genç kadın, ‘Yiğidim, hava sıcak, sizde terlisiniz… Çam yaprağı suya koku verir. Hem siz birden bire değil de süzerek içeceğiniz için dokunmaz’ der.

Genç kadının bu davranışından sonra Alaaddin Keykubat, ‘Ben Anadolu Sultanıyım, 'Dile benden ne dilersen der’ Dağ güzeli yağız atın üzerinde heybetle duran bahadırın sultan olduğunu anlayınca şaşırır.Yerinden fırlar, atın gümüş üzengilerine öperek, ‘Sultanım sağlığını dilerim’ der.

Alaaddin Keykubat ısrar edince dilediğini söyler. Genç kadın, ‘Benim eşim ve kardeşim Bozkırın Ahırlı Köyü’nde bez dokurlar. Biz İçel’in pamuğunu eğirir, iplik yapar, bez dokur pazarda satar, geçimimizi sağlarız. Bezlerimize damga vururlar. Bir top bezden tam üç akçe vergi alırlar. Ferman buyurunda almasınlar’ der.

Alaaddin Keykubat, ‘Dileğin olacak’ Benim de niyazım odur ki; “Çamlarınız kurumasın, Güzeliniz farımasın (İhtiyarlamasın), Suyunuz ılımasın.Bezinizden öşür akçe alınmasın" der ve atını mahmuzlayıp süratle yoluna devam eder."

**********************************

Bunu niye anlattım? Elleri öpülesi insanlar İçel'den affedersiniz eşeklerle pamuk getiriyorlar, Ahırlı'da bez dokuyup Ahırlı Pazarına gelenlere satıp nafakalarını kazanıyorlar, üstüne birde 3 akçe Öşür ödüyorlar şimdi o ecdadın torunları bizler yalandan bir bisiklet tamiri için Çankırı'dan gelecek olan ustayı bekliyoruz!!! Veya bir kilo limon almak için ya Salı Pazarını ya Bozkır Cuma Pazarını bekleyeceğiz.

 

Sultan Alaaddin Keykubat'ın bile Ahırlı'da dokunan bezlerden alınan vergiyi kaldırdığı günleri ve Ahırlı'nın ne kadar önemli bir ticaret merkezi olduğunu düşününce ve o günleri  hayal edince bu gün gelinen noktaya üzülmemek elde mi?

 

Yıllar önce düzenlenen şenlikler nerede? Akkise bizim bir mahallemiz ama adamlar bu yıl 17. Bahar Şenliklerini düzenledi. Akkiseliler Derneği, Akkiseli zengin işadamları ve en önemlisi Belediye başkanımızda Akkiseli olması nedeniyle çok güzel desteğini veriyor ve yıllardır tüm Akkiseliler bir araya geliyor hem şenliklerini yapıyor hem eğleniyorlar. Ne güzel değil mi?

 

Biz ne yapıyoruz? Bizim derneğimiz ne yapıyor. Kıt kanaat topladıkları aidatlar ile ellerinden ne geliyorsa onları yapıyor. Hani bizim yurt dışında ki, yurt içindeki zenginlerimiz. Biz niye şenlik yapamıyoruz? Biz niye Belediye Başkanımızın karşısına çıkıp ta, 'Başkanım bizde Ahırlı olarak şenlik yapmak istiyoruz. Bize de destek ver bizlere de belediyenin imkanlarını ver  bizlere de yardımcı ol demiyoruz. Niye bunları hiç birimiz sorgulayamıyor?

 

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığını artık bir kenara bırakmamız lazım. Biz kendi dertlerimiz ile dertlenmezsek dışarıdan bir başkası gelipte bizim derdimizi dinlemez. Biz istemesini bilmezsek kimse kendi eliyle getirip bir şeyler vermez.

 

Hani ne oldu sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız bir tarihte program için geldiği Ahırlı'ya 12,5 Trilyon liralık yatırım yaptık demişti.

 

Bu yatırımlar nerede diye niye kimse sormuyor. Hani ben sormuştum da Akkise den bazı arkadaşlar benim üzerime yürümüştü ya… O yatırımlar hani nerede? Hadi benim gözümden kaçtı diyelim, Allah aşkınıza biriniz çıkın da Ahırlı'ya şu yapıldı deyin ya.

 

Şimdi ben buradan Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Beyefendi olmak üzere ve özellikle ve hassaten Ak Parti Konya Milletvekillerimiz Sayın, Ahmet Davutoğlu, Mustafa Baloğlu, Hüsnüye Erdoğan, Ahmet Sorgun, Ziya Altunyaldız, Uğur Kaleli, Leyla Şahin Usta, Mehmet Babaoğlu, Abdullah Ağralı, Halil Etyemez, Hacı Ahmet Özdemir, Ömer Ünal. Cumhuriyet Halk Partisi Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt, Milliyetçi Hareket Partisi Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı beyefendilere bir kez daha dertlerimizi aktarmak istiyorum…

 

Bakın Ahırlı İlçemizin sanayisi(!) İşletmeleri(!) Yatırımları (!) neler…

 

Bir tane Mahallemiz var  Merkez Mahallesi. (Büyükşehir Yasası'ndan sonra mahalle olan köyleri saymıyorum) Bir tane  fırın! Bir tane demirci! Bir tane lokanta! Bir tane  tekel bayi! Bir tane hırdavatçı! Bir tane berber! (Mahallemizin Muhtarı aynı zamanda) Bir tane terzimiz vardı rabbim rahmetini bol eylesin Ramazan amca o da göçtü gitti. Elbiselerimizi dikecek terzi de yok artık. Bunun haricinde İki bakkal! Üç kahve!

 

 İşte Ahırlı ilçemiz sadece bunlardan ibaret.

 

Diğer ihtiyaçlar mı? Bisiklet tamircimiz ÇANKIRI DAN!  Düğün Salonumuz Seydişehir'den, Oto lastik tamircimiz, oto tamircimiz, televizyon, kapı pencere, ayakkabı, çatı oluk, elektrik tamircilerimiz, manav, pastane (Bize çok lüks) düğün salonu, çiçekçi böcekçi, limoncu, etli ekmekçi Konya ve çevre ilçelerin himmetleriyle(!)

 

Yatırımlar mı? Eski okul binası restore edildi, Belediye Başkanımızın sadece Salı günleri geldiği (O günde Ahırlı'nın Pazarı. Diğer tüm mahalle sakinleri genelde o gün Ahırlı'da olur) bina olarak hizmete girdi.

 

Hemen arkasında eski vaziyette olan tuvalet yıkıldı yerine yenisi yapıldı. Kahvelerin hemen önünde yolu oldukça daraltan bir Saat Kulesi yapıldı. Şimdi de İlçe Konağı'nın temeli atıldı yapımı devam ediyor. Mezarlıklarımızın Allah razı olsun içi düzeltildi, tel örgü çekildi. Bunun haricinde Büyükşehir Belediyesinin hemen her ilçeye sunduğu makine ve araçlar.

 

Ya madem bizleri bu kadar ihmal edeceksiniz, Ahırlı'yı bu kadar gözden çıkaracaksınız İLÇELİK BİZİM NEYİMİZE! Resmi Bayramların kutlamaları bile artık İlçe Merkezinde yapılmaz oldu.

 

Oldu olacak bizim ilçelik hakkımızı da elimizden alın da sizde kurtulun bizlerde kurtulalım. Ahırlı, Yalıhüyük, Karaören, Akkise hepsini tek bir isim adı altında birleştirin de hiç olmazsa Ahırlı nasıl bir ilçe diyenlere karşı mahcupluğumuzdan  boynumuzu bükmeyelim.

 

Ha benim bu mahcupluk ifademi birileri sakın yanlış anlamasın. Bu kelimeyi kullananlar kendilerini bilir onlar gibi UTANMIYORUM!  Sadece ihmal edildiğimiz için ve böylesine sahipsiz ve yalnız bırakıldığımız için üzülüyorum ve soranlara karşı mahcup oluyorum.

 

Ahırlı'nın göz bebeği dediğimiz Sülek Yaylası, Sülüklü Göl ve her şeyden önemlisi Dipsiz Göl şu anda ne durumda biliyor musunuz?

 

Yayla Turizminin merkezi olan belki de Ahırlı ve yöresinin bu alanda kalkınmasına vesile olacak olan Dipsiz Göl şimdi kimlerin elinde biliyor musunuz. Etrafında yapılaşma yasak olmasına rağmen Antalya, Manavgat, Akseki ve Alanya'dan gelenlerin ve kimseyi dinlemeden göl etrafına yaptıkları villalar ile neredeyse kendi yerleşim yerleri haline getirenlerin işgali altında.

 

Hem o yaylaların ve göllerin yollarını kim yaptı biliyor musunuz? Antalya Büyükşehir Belediyesi. Hem de dağlara ve yaylalara astıkları üzerinde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in fotoğraflarının yer aldığı, "YAYLA YOLLARI ANTALYA'YA İYİ GELECEK' sloganlı pankartlar ile buraların kendilerinin olduğunu söylüyor.

 

ANTALYA'YA İYİ GELECEK TAMAM DA! AHIRLIDAN NELER GİDECEK? Kimsenin bunu sorguladığı yok.

 

Peki, o bölgeye elektriği kim çekti biliyor musunuz? Bizim Bartlı Yaylasına elektrik vermeyen MEDAŞ ta bu insanların yaptıkları evlere ve yollara elektrik çekti!!!

 

Dipsiz Göl'ün karşı tepesindeki evin tapusu bile Ahırlı İlçe Belediyesi'ne ait iken, bu bölgenin tamamının Ahırlı ilçe Sınırları içerisinde olmasına rağmen bu arkadaşlar bu hakkı kimden aldı. Kimsede bunu sormuyor.

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi bunu yaparken bizim Bölge Milletvekillerimiz, Meclis Üyelerimiz, Büyükşehir Belediyemiz neden bu işe karşı çıkmıyor. Neden buraların ilçemizin elinden kayıp gitmesine göz yumuyor anlamış değilim.

 

Ya biz yıllardır Akören Bağyurdu yolunun asfaltlanması için uğraşıyoruz başaramadık. Ahırlı'ya Bozkır'dan gidersen 120 Km. Seydişehir'den gelirsen 135 KM. Akkise üzerinden gelirsen 110 KM. Akören-Bağyurdu üzerinden gelirsen 85 KM.

 

Bu yol yaklaşık 4 yıl önce Karayolları ekiplerinin ortalama 3 yıl süren çalışmalarının ardından açıldı. Zemini hazır. Sadece asfalt yapılacak ve beyaz yol çizgisi çekilecek hepsi o. Niye yapılmıyor. Madem bu yol açılmayacaktı Karayolları neden onlarca ekibini 3 yıla yakın bir süre orada çalıştırdı? Bu yolun kime ne zararı var? Bu yol ile ilgili defalarca haber yaptım, Milletvekillerimize ilettim ama bizleri kaleye alan yok…

 

Akören, Kayasu, Akkise Yaylası, Akkise içi ve çıkışı Seydişehir yoluna kadar harika asfalt iken, biz daha Ahırlı'dan Aliçerçiye giden 3-4 kilometrelik yolu yaptıramadık.  Yine Ahırlı'dan Harmanpınar'a giden köstebek tarlasına dönen 4-5 kilometrelik yoldan kurtulamadık.  Yine Ahırlı'dan Sülek, Aşağı ve Bartlı Yaylasına giden yolun bozukluğundan şikayet ederken Allah aşkınıza söyleyin İlçelik bizim neyimize…

 

O kadar çırpınmamıza rağmen bir çok üniversite bitirmiş gençlerimizi iş sahibi yapamazken, ilçe merkezinde doğru dürüst bir iş alanı yokken, Ahırlı'ya diriden çok vasiyetleri ile Hakk'ın Rahmeti'ne kavuşanlar gelirken, gerçekten İLÇELİK BİZİM NEYİMİZE YA!

 

Yine bir tarihte o zaman İl Genel Meclis Başkanı olan Sayın Ali Selvi ağabey bir akşam vakti hava karardıktan sonra gelerek kahvenin önünde cep telefonlarının ışıkları ile aydınlattığı harita üzerinden Sülek yolunu kış gelmeden bitirme sözü vermişti. Harmanpınar yolunu ise hemen birkaç gün içerisinde yaptırıverecekti.

 

Şimdi bana birileri çıkıp kızacak biliyorum. İlçemizi niye bu kadar kötülüyorsun diye de…

Kötülemiyorum sadece gerçekleri söylüyorum. Yalan mı?  Sen söylemezsen, ben yazmassam, birileri çıkıp hakkını aramazsa Ahırlı'nın ne çektiğini en tepedeki idarecilerimiz nereden bilecek!

 

Valla ben bu teklifimde ciddiyim. Adımızın ilçe olup ta her türlü yatırımdan mahrum kalacağımıza adımız mahalle olsun da kendimizi avutalım.

 

Ben bu çalışmayı yaparken de ne birilerini karalama, ne birilerini suçlama gibi bir düşünce içerisinde olmadım. Yukarda da dedim ya, önce iğneyi kendimize batıralım daha sonra çuvaldızı başkalarına diye.

 

Biz önce kendimiz sorunlarımıza sahip çıkalım. Biz sesimizi duyurmazsak, biz sorunlarımızı iletmezsek hiçbir Allah'ın kulu da gelip sizin ne derdiniz var diye sormaz.

 

Ha ben bunları yazarken de sakın beni Ahırlı, Akkise düşmanı diye veya Akkiseli bazı arkadaşlarımız  sen seçim kaybettin de acın var diye yorumlarda bulunmasın. Ahırlı düşmanı olsam seçimi kaybettiğim gün tasımı tarağımı toplar giderdim.

 

Ben Ahırlıyı da diğer 10 köyünü de seviyorum ve ömrüm yettiği sürede Ahırlı sevdası ve sevgisi içimden çıkmayacak.

 

Bunun haricinde de hiçbir düşüncem yok. Bir kez daha Ahırlı'nın dört bir köşesinde yaşayan tüm hemşehrilerimize saygılarımı sunuyorum. İnşallah bu yazımızdan ilgisi olan herkes nasibini alır da bir kez daha yaşananları unutup, 'Bundan sonra Ahırlı için ne yapabiliriz' diye kendilerine sorarlar…

 

İnşallah Bakanlarımız Milletvekillerimiz bu eksiklerimizi duyar da sadece seçim döneminde değil, arada bir gelir bir acı kahvemizi, bir soğuk ayranımızı içer de hasbihal ederiz…

 

KALIN SAĞLICAKLA.

ALİ SAİT ÖGE…

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.