Orhan Gencebay, kendisini 'amatör astrofizikçi' diye tanımlıyor

Çocukluk yıllarından itibaren gök bilimine karşı büyük ilgisi olan sanatçı Orhan Gencebay, kendisini "amatör astrofizikçi" diye tanımlıyor.

Orhan Gencebay, kendisini 'amatör astrofizikçi' diye tanımlıyor
Yayınlanma:

Çocukluk yıllarından itibaren gök bilimine büyük ilgisi olan sanatçı Orhan Gencebay, yazlığına bir "rasathane" kurmayı hedefliyor.

Müzik alanındaki yeteneği çok küçük yaşlarda keşfedilen Orhan Gencebay, bugün sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın tanıdığı ünlü bir ses sanatçısı. Hayattaki ilgisi sadece müzik sanatıyla sınırlı kalmayan Gencebay, pek çok farklı konunun yanı sıra gök bilimiyle de "amatörce" ilgileniyor.

Kendisini "amatör astrofizikçi" diye tanımlayan Orhan Gencebay, yaptığı açıklamada, müzik hayatının 6 yaşında klasik Batı müziğiyle başladığını, 7,5 yaşından itibaren de bağlama çaldığını söyledi.

Müzik sanatına ilgisini "Benim aşkım, hayatım." diye anlatan Gencebay, sonraki yıllarda farklı hobiler edinse de en çok gök bilimine merak saldığını dile getirdi.

Özellikle 14-15 yaşlarındayken evrenin nasıl yaratıldığına dair kafasında soru işaretleri oluşmaya başladığını ifade eden Gencebay, şöyle konuştu:

"Yaradan'a olan inancım, sevgim, saygım küçük yaşlardan itibaren çok büyüktü. Yaradan nasıl yarattı, neleri yarattı anlamaya, tanımaya çalıştık. Küçük yaştan itibaren sorular sormaya başladık. Bazı soruların cevaplarını bulamadığımız zaman bunalıma bile neredeyse girdiğimiz zamanlar oldu, geçici olarak. Her şeyin cevabını bulmak çok zor ama anlamak lazım. Anladığınız zaman daha iyi cevaplayabiliyor insan. Her sorunun mutlaka cevabı var."

Şimdiki hedefi rasathane kurmak

Orhan Gencebay, astrofiziğe ilgisinin halen devam ettiğini, daha önce sahibi olduğu küçük bir teleskopla gök cisimlerini izlediğini anlattı. Daha büyük bir teleskoba sahip olmayı da istediğini ancak 30-40 santimlik bir teleskobun yarım tonluk kaideye ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Gencebay, şimdiki hedefinin yazlığına bir "rasathane" kurmak olduğunu söyledi.

Astrofizikçilerin "Kainatın yüzde 90'ını hiç bilmiyoruz, yüzde 10'unun yüzde 1'ini tanımlamaya çalışıyoruz." dediklerini de aktaran Gencebay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çalıştıkça daha çok öğreneceğiz. Keşfetmeyeceğiz, var olan bilgileri öğreneceğiz. 'Allah ile bir olana ömür de ölüm de hoş gelir.' der Mevlana'mız. Yaradan'a inanan birisi, sonunda o teslimiyetiyle 'Ne kadar bilgiyi alırsam, öğrenirsem kardır.' diyor. Çünkü tüm bilgiler bana göre Yaradan'ın bilgileri. Ne kadar bilgilenirsek, o kadar daha mutlu oluruz ve O'nu daha iyi anlarız."

"Her ay TÜBİTAK dergisi alırım"

Gencebay, uzun yıllar önce bir gazetede yayınlanan haberde, Rusların 300 milyon yıllık bir madende 10 santimlik cıvataya benzeyen bir parça bulduklarını okuduğunda çok şaşırdığını da anlattı.

Bunun ne anlama geldiğini merak ettiğini ve 1960'ların sonundan itibaren her ay aldığı TÜBİTAK dergisinde bu konuya rastlamayınca da hayal kırıklığına uğradığını dile getiren Gencebay, şunları söyledi:

"O aylarda dergide böyle bir şey göremeyince hemen TÜBİTAK'ı aradım. O sırada tatildeydik Bodrum'da. Başkan yardımcısı profesör bir arkadaş çıktı telefona. 'Niye bu hafta böyle bir haberi yayınlamadınız?' dedim. 'Ne diyorsunuz, demek siz bu konulara ilgilisiniz. Ben bunu bir araştırayım. Bir hafta sonra sizi arayacağım.' dedi. Gerçekten de sonra aradı beni, ama yeterli bilgi bulamamış. 'Asparagas haberlerden birisi olabilir.' diye bağladı. Ondan sonra beni rasathaneye zaman zaman davet ettiler, bir türlü gitmek kısmet olmadı."

"Yaradan'ın yarattığı ne varsa korumak lazım"

Orhan Gencebay, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sanatçılara tarihlerini öğrenmeleri yönündeki tavsiyesini dikkate aldığını ve uzun yıllardır tarihle de yakından ilgilendiğini dile getirdi.

İnsanların varlıklarını korumak için bazı bilgilere sahip olması gerektiğini vurgulayan Gencebay, şöyle devam etti:

"Yaradan'ın yarattığı ne varsa onları korumak lazım, sonra da kendi değerlerimizi, coğrafyamızın farkından kaynaklanan değerlerimizi, dilimizi, dinimizi, geleneğimizi, göreneğimizi, müziğimizi, sanatımızı korumamız lazım ki daha güçlü olalım ve evrenselliğe de katkıda bulunalım. Evrenselliğin çeşitliliği bu değerlerin güzel ifade edilmesinden, zenginleştirilmesinden gelir. Ben bunu şeye benzetirim, Newton Çarkı'na. Newton Çarkı dururken rengarenktir. Her renk vardır, sayısız sınırsız renk vardır, döndüğü zaman tek renk olur. İşte bu evrenselliktir benim böyle bir benzetmem var."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.